ßêñÎ güzêL håtÎrLå ßµñLår §Øñ §åtÎrLår, FårzêtkÎ ßÎr rµzgår gÎßÎ ê§Îp gêctÎm hå¥åtÎñdåñ, ¥ådå ßÎr ¥ågmµr gÎßÎ §êL ØLdµm §ØkågÎñdå, §Øñrå tØpråk cêktÎ §µ¥µ… Kå¥ßØLµp gÎttÎm ßêLkÎ dê ßÎr rµ¥å ÎdÎm §êñÎñ ÎcÎñ… µ¥åñdÎñ vê ßêñ ßÎttÎm….
Şiir
2 Ekim 2012 Salı
Son Rüyam
Seneler öncesi bir kuşluk vakti görmüştüm, bu rüyayı…
Aşkın ebedi olduğu, dünyaların çok yakınında, kin ve nefretin olmadığı, güzel bir gündü. Aşkın tohuma benzediği ve devamlı büyüdüğü ve çiçekler açtığı bir dünyada gördüm seni.
Gözlerin ela, saçlarında siyahtı
Bazı geceler beyaz bir gelinlikle, bazı geceler pembe hülyalardaydın. Bazen içimde ki garip ürperti bazen seher yeliydin. Geceleri uzun olan günlerde gördüğüm kısa rüyamdın. Gülen gözlerindi ruhumun ışığı, sevdandı beni ben yapan.
Karda açan bir kardelen kadar değerli, gül kadar güzeldin. Sözlerin bittiği yerdeki son cümle, Karanlığın sonunda görünen mum ışığımdın. Sevdam sahipsiz bir deli tay misaliydi beyhude koşuşturmaları olan.
Dedim ya güzel bir rüyaydın
Hep sen oluyordun birde ben, bazen gülüyordum, bazen de hüzünleniyor fakat hiç ağlamıyordum.
Ve ben seni hep bekliyorum rüyaların gerçek olduğu o ıssız kavşakta…
Aşkın ebedi olduğu, dünyaların çok yakınında, kin ve nefretin olmadığı, güzel bir gündü. Aşkın tohuma benzediği ve devamlı büyüdüğü ve çiçekler açtığı bir dünyada gördüm seni.
Gözlerin ela, saçlarında siyahtı
Bazı geceler beyaz bir gelinlikle, bazı geceler pembe hülyalardaydın. Bazen içimde ki garip ürperti bazen seher yeliydin. Geceleri uzun olan günlerde gördüğüm kısa rüyamdın. Gülen gözlerindi ruhumun ışığı, sevdandı beni ben yapan.
Karda açan bir kardelen kadar değerli, gül kadar güzeldin. Sözlerin bittiği yerdeki son cümle, Karanlığın sonunda görünen mum ışığımdın. Sevdam sahipsiz bir deli tay misaliydi beyhude koşuşturmaları olan.
Dedim ya güzel bir rüyaydın
Hep sen oluyordun birde ben, bazen gülüyordum, bazen de hüzünleniyor fakat hiç ağlamıyordum.
Ve ben seni hep bekliyorum rüyaların gerçek olduğu o ıssız kavşakta…
Nette Tanışan Çiftin Aşk Hikayesi
Nette tanışan iki genç arkadaş olurlar. zaman içinde sıkı bir dostluğa dönüşen beraberliklerini zedelememek için hiçbir zaman birbirlerini görmemeğe, fiziki özelliklerinden bahsetmemeye karar verirler.
ısimlerin, şekillerin olmadığı sadece ruhların derinliklerinden gelen en samimi duyguların dile getirildiği zaman ve mekan unsurlarından soyutlanmış bir birliktelik içinde sürer dostlukları.
ve bir gün bakarlar ki birbirlerini tamamlayan iki varlık olmuşlar. yazışmadıkları gün hatta saat olmamaya başlamışlar. adeta nefes alış gibi doğal bir bütünleşme, isim takamadıkları bir aşk gelişmiş içlerinde. tüm beşeri sıfatlardan sıyrılmış, bambaşka bir halmiş bu.
aradan geçen zaman zarfında, artık kesinlikle birbirlerinden asla kopamayacaklarına inandıkları gün; tanışmaya ve evlenmeye karar vermişler.
ve ikisinin de çok iyi bildikleri bir kentin çok iyi tanıdıkları bir sahilinde buluşmak üzere anlaşmışlar.
hanımın elinde kırmızı güller ve dudaklarında sevgi dolu bir gülümseme olacakmış. erkek ise hiçbir alamet taşımayacakmış.
nihayet beklenen gün gelmiş. genç erkek sözleştikleri yere yaklaştıkça kalbi duracak gibi oluyormuş. ışler biraz değişmeye başlamış kalbinde. ya çok çirkin bir kadınsa sevdiceği, ya kör, topal ya da………… ise. biraz hata yaptığını düşünür gibi olmuş ama çabuk savmış bu kendine ve aşkına yakışmayan düşünceleri zihninden.
karşıda elinde bir gül tutan ve sağa ,sola bakınan hanımı görmüş. ıçi hop etmiş fakat dudaklarında beliren düş kırıklığını biraz olsun giderebilmek için bir, iki derin nefes almış ve son derece kararlı adımlarla hanımın yanına yaklaşmış.
annesi yaşında hatta daha da yaşlı, saçları pamuk gibi bembeyaz, yüzü yaşadığı yılların derin izleri ile buruşmuş fakat dudaklarında güzel bir o kadar da şaşkın bir tebessümle kendine doğru yaklaşan genç erkeğe bakıyormuş. gözleri bin bir soru ile kıpırdıyor, yorgun gözkapakları arada bir feri kaçmış gözbebeklerini uzaklara yönlendiriyor ama yaşlı kadın gözlerini genç erkeğin bakışlarına kilitlemeye çalışıyormuş.
zihninde çeşit, çeşit zıt fikirlerin koşuştuğu genç adam bir, iki yutkundu ve gücünün son raddesindeki bir hıçkırıkla,
"merhaba aşkım. nasılsın." dedi.
kadere teslim olmuştu. söz vermişti. biliyordu her şey olabilirdi. bir an gözlerini kapadı ve yazışmalarını hatırlamaya çalıştı. onca duygu dolu kelimeler, sevda yüklü vaatler, parlak gelecekler nasıl olmuştu da bu yaşı geçmiş hatunun kaleminden dökülebilmişti. bir türlü inanamıyordu fakat gerçek gün gibi ortadaydı.
yaşlı kadının elinde tuttuğu kırmızı güller aldı ve tarif edilemeyen bir duyguyla onları öptü. sonra elini uzattı ve,
"hadi kalkmana yardım edeyim aşkım. buradan uzaklaşalım. " dedi.
olanları anlamsız gözlerle seyreden yaşlı kadın dudaklarını araladı ve,
"ey oğul, ben yıllardır bu kelimeyi unutmuş anan belki ninen yaşta bir kadınım. neler oluyor anlayamadım ama o gülleri elimden niye aldın. onları bana şu ilerde oturan genç kız verdi. birini bekliyormuş, burada buluşacaklarmış. gelirse benim tarafımdan bu gülleri ona verir misin demişti. ben de o genci bekliyordum. yoksa o sen misin?"
genç adam bir an soluksuz kaldı, boğazında düğümlenen hıçkırık ve karmakarışık duygularla yaşlı kadının işaret ettiği yöne baktı. bir çift sevgi ve minnettarlıkla parlayan yeşil göz kendisine gülümsüyordu. telaşla yaşlı kadının ellerini öptü ve gülleri ona tekrar vererek işaret edilen tarafa koşmaya başladı. genç kız da ayağa kalkmış onu bekliyordu.
"seni izledim. şayet gülleri almayıp geri dönseydin sessizce buradan uzaklaşacaktım. seni doğru tanımışım aşkım."
ısimlerin, şekillerin olmadığı sadece ruhların derinliklerinden gelen en samimi duyguların dile getirildiği zaman ve mekan unsurlarından soyutlanmış bir birliktelik içinde sürer dostlukları.
ve bir gün bakarlar ki birbirlerini tamamlayan iki varlık olmuşlar. yazışmadıkları gün hatta saat olmamaya başlamışlar. adeta nefes alış gibi doğal bir bütünleşme, isim takamadıkları bir aşk gelişmiş içlerinde. tüm beşeri sıfatlardan sıyrılmış, bambaşka bir halmiş bu.
aradan geçen zaman zarfında, artık kesinlikle birbirlerinden asla kopamayacaklarına inandıkları gün; tanışmaya ve evlenmeye karar vermişler.
ve ikisinin de çok iyi bildikleri bir kentin çok iyi tanıdıkları bir sahilinde buluşmak üzere anlaşmışlar.
hanımın elinde kırmızı güller ve dudaklarında sevgi dolu bir gülümseme olacakmış. erkek ise hiçbir alamet taşımayacakmış.
nihayet beklenen gün gelmiş. genç erkek sözleştikleri yere yaklaştıkça kalbi duracak gibi oluyormuş. ışler biraz değişmeye başlamış kalbinde. ya çok çirkin bir kadınsa sevdiceği, ya kör, topal ya da………… ise. biraz hata yaptığını düşünür gibi olmuş ama çabuk savmış bu kendine ve aşkına yakışmayan düşünceleri zihninden.
karşıda elinde bir gül tutan ve sağa ,sola bakınan hanımı görmüş. ıçi hop etmiş fakat dudaklarında beliren düş kırıklığını biraz olsun giderebilmek için bir, iki derin nefes almış ve son derece kararlı adımlarla hanımın yanına yaklaşmış.
annesi yaşında hatta daha da yaşlı, saçları pamuk gibi bembeyaz, yüzü yaşadığı yılların derin izleri ile buruşmuş fakat dudaklarında güzel bir o kadar da şaşkın bir tebessümle kendine doğru yaklaşan genç erkeğe bakıyormuş. gözleri bin bir soru ile kıpırdıyor, yorgun gözkapakları arada bir feri kaçmış gözbebeklerini uzaklara yönlendiriyor ama yaşlı kadın gözlerini genç erkeğin bakışlarına kilitlemeye çalışıyormuş.
zihninde çeşit, çeşit zıt fikirlerin koşuştuğu genç adam bir, iki yutkundu ve gücünün son raddesindeki bir hıçkırıkla,
"merhaba aşkım. nasılsın." dedi.
kadere teslim olmuştu. söz vermişti. biliyordu her şey olabilirdi. bir an gözlerini kapadı ve yazışmalarını hatırlamaya çalıştı. onca duygu dolu kelimeler, sevda yüklü vaatler, parlak gelecekler nasıl olmuştu da bu yaşı geçmiş hatunun kaleminden dökülebilmişti. bir türlü inanamıyordu fakat gerçek gün gibi ortadaydı.
yaşlı kadının elinde tuttuğu kırmızı güller aldı ve tarif edilemeyen bir duyguyla onları öptü. sonra elini uzattı ve,
"hadi kalkmana yardım edeyim aşkım. buradan uzaklaşalım. " dedi.
olanları anlamsız gözlerle seyreden yaşlı kadın dudaklarını araladı ve,
"ey oğul, ben yıllardır bu kelimeyi unutmuş anan belki ninen yaşta bir kadınım. neler oluyor anlayamadım ama o gülleri elimden niye aldın. onları bana şu ilerde oturan genç kız verdi. birini bekliyormuş, burada buluşacaklarmış. gelirse benim tarafımdan bu gülleri ona verir misin demişti. ben de o genci bekliyordum. yoksa o sen misin?"
genç adam bir an soluksuz kaldı, boğazında düğümlenen hıçkırık ve karmakarışık duygularla yaşlı kadının işaret ettiği yöne baktı. bir çift sevgi ve minnettarlıkla parlayan yeşil göz kendisine gülümsüyordu. telaşla yaşlı kadının ellerini öptü ve gülleri ona tekrar vererek işaret edilen tarafa koşmaya başladı. genç kız da ayağa kalkmış onu bekliyordu.
"seni izledim. şayet gülleri almayıp geri dönseydin sessizce buradan uzaklaşacaktım. seni doğru tanımışım aşkım."
Aşkın Adı
Aşk nedir?
Hani sormuştun ya aşk nedir diye, anlatayım sevdiğim dilim döndüğünce.
Aşkın bin bir tarifi var, ne söylesen olur.
Bazen acıdır bazen tatlı. Bazen gülersin bazen ağlarsın, fakat bana göre aşk…
Issız bir gecede aniden yakalanırsın ya bir yağmura
Islanırsın ya sırıl sıklam. Hani üşürsün ya ellerini ceplerine bile sokamazsın ya.
Hani bulamazsın sığınacak kuytu bir köşe.
Hani dersin ya, yanımda bir sıcaklı olsa.
Kuytu bir köşe bulunca daha kurumadan, bir bardak sıcak çay içersin ya.
Hani için ısınır, derin bir oh çekersin ya
Bana göre aşk sevdiğim, sırıl sıklam bir halde içilen bir bardak sıcak çay gibidir.
Eğer bilirsen o soğuk günde içilen bir bardak sıcak çayın kıymetini.
Anlarsın aşkında kıymetini
Güzel sözler
♥ Ağırdır sevmelerim her yürek taşıyamaz, büyüktür umutlarım her omuz kaldıramaz, her şey olur da şu kalbim, bir tek sensiz olamaz.
♥ Mürekkepten denizler, kağıttan gemiler yaptım. Sonra ismini her yere yazdım. İsmini yazınca seni sevdiğimi sandın, ben seni sevmedim sana taptım!..
♥ Seni her düşündüğümde kalbime bir yıldız çiziyorum. Benim şimdi kaç yıldızım var biliyor musun? Benim artık bir gökyüzüm var..
♥ Bugün her zamankinden farklı bir şey yapayım dedim olmadı yine sana defalarca aşık olup seni düşündüm...
♥ Yedi ayrı iklimden yedi çesit arı getirseler yedi çesit arı yedi ayrı çiçeği dolaşsa yedi ayrı çiçekten bal yapsa senin kadar tatlı olamaz...
♥ Ben seni dün sevmedim çünkü dün geride kaldı, ben seni bugün de sevmeyeceğim çünkü bugün de bitecek; ben seni yarın seveceğim çünkü yarınlar hiç bitmeyecek!
♥ Ağzımdan çıkacak söz olsan konuşmam, gözümden akacak yaş olsan ağlamam, kalbime hapsettim seni hiçbir yere bırakmam!
♥ Güneşin doğduğu da bir gerçek battığı da... Kalbimin attığı da bir gerçek, günün bittiği de... Ne çıkar tüm gerçekleri saysak tek tek. Seni seviyorum, işte o en büyük gerçek...
♥ Bir şiir yaz bana içinde alabildiğince mutluluk olsun ayın gölgesinde unutulan sevgi tohumlarıyla yeşere dursun veya bir şarkı söyle özlemimdeki sevgiliyi anlatsın yağan yağmurlarla ıslanan bedenimi parlayan gözleriyle kurulasın.
♥ Aşk kaçmaktan çok kovalamak, görmekten çok özlemek, gitmekten çok beklemek, dokunmaktan çok düşünmektir.Ve aşk öyledirki nerde imkansız varsa onu seçer.
♥ Birgün bana soracaksın,beni mi yoksa hayatı mı daha çok seviyorsun diye. hayatı diyeceğim, küsüp gideceksin ama hiçbir zaman bilmeyeceksin ki benim hayatım sensin.
♥ Mürekkepten denizler, kağıttan gemiler yaptım. Sonra ismini her yere yazdım. İsmini yazınca seni sevdiğimi sandın, ben seni sevmedim sana taptım!..
♥ Seni her düşündüğümde kalbime bir yıldız çiziyorum. Benim şimdi kaç yıldızım var biliyor musun? Benim artık bir gökyüzüm var..
♥ Bugün her zamankinden farklı bir şey yapayım dedim olmadı yine sana defalarca aşık olup seni düşündüm...
♥ Yedi ayrı iklimden yedi çesit arı getirseler yedi çesit arı yedi ayrı çiçeği dolaşsa yedi ayrı çiçekten bal yapsa senin kadar tatlı olamaz...
♥ Ben seni dün sevmedim çünkü dün geride kaldı, ben seni bugün de sevmeyeceğim çünkü bugün de bitecek; ben seni yarın seveceğim çünkü yarınlar hiç bitmeyecek!
♥ Ağzımdan çıkacak söz olsan konuşmam, gözümden akacak yaş olsan ağlamam, kalbime hapsettim seni hiçbir yere bırakmam!
♥ Güneşin doğduğu da bir gerçek battığı da... Kalbimin attığı da bir gerçek, günün bittiği de... Ne çıkar tüm gerçekleri saysak tek tek. Seni seviyorum, işte o en büyük gerçek...
♥ Bir şiir yaz bana içinde alabildiğince mutluluk olsun ayın gölgesinde unutulan sevgi tohumlarıyla yeşere dursun veya bir şarkı söyle özlemimdeki sevgiliyi anlatsın yağan yağmurlarla ıslanan bedenimi parlayan gözleriyle kurulasın.
♥ Aşk kaçmaktan çok kovalamak, görmekten çok özlemek, gitmekten çok beklemek, dokunmaktan çok düşünmektir.Ve aşk öyledirki nerde imkansız varsa onu seçer.
♥ Birgün bana soracaksın,beni mi yoksa hayatı mı daha çok seviyorsun diye. hayatı diyeceğim, küsüp gideceksin ama hiçbir zaman bilmeyeceksin ki benim hayatım sensin.
Sensizliğe Dair
Ve sen
Son baharım da, yeşil kalan.
Ve sen
İlk aşkım, son sevdiğim, ilk göz ağrım,
Ve sen
Benim amansız hastalığım
Ve ben
Sensiz bir çare, deli divane
Ve. Öyle işte!
Nasıl anlatayım ki sensizliği, kelimeler kifayetsiz kalıyor. Boğazımda bir düğüm oluyor, boğuluyorum seni düşündüğümde. Yeter artık düşünme diyorum kendime. Laf geçiremiyorum ki bu deli gönlüme.
Ve sen, yani o diyorum, beni bu acılara düşüren.
Suçlamak istiyorum seni, fakat beceremiyorum ki.
Böyle zamanlarda kendimi suçluyorum, bulmalıydın diyorum, bulmalıydın, bu derde çare.
Çaresiz hastalık var mı?
Sensizlikten gayrı?
Ben işte böyle çaresiz, ben işte böyle imkansız sevdadayım hala.
Bu ruh hali içersinde yaşıyorum yaşamak denirse.
Bazen… Bazen unutur gibi oluyorum seni, o an hüzünlü bir şarkı düşüyor dilime.
O an garip bir acı gelip çörekleniyor kalbime. Sensizlik bu işte
Nasıl anlatsam ki başka?
Ben bulamadım.
Sahi sen anlatsan ya, bensizlik nasıl bir şey?
Son baharım da, yeşil kalan.
Ve sen
İlk aşkım, son sevdiğim, ilk göz ağrım,
Ve sen
Benim amansız hastalığım
Ve ben
Sensiz bir çare, deli divane
Ve. Öyle işte!
Nasıl anlatayım ki sensizliği, kelimeler kifayetsiz kalıyor. Boğazımda bir düğüm oluyor, boğuluyorum seni düşündüğümde. Yeter artık düşünme diyorum kendime. Laf geçiremiyorum ki bu deli gönlüme.
Ve sen, yani o diyorum, beni bu acılara düşüren.
Suçlamak istiyorum seni, fakat beceremiyorum ki.
Böyle zamanlarda kendimi suçluyorum, bulmalıydın diyorum, bulmalıydın, bu derde çare.
Çaresiz hastalık var mı?
Sensizlikten gayrı?
Ben işte böyle çaresiz, ben işte böyle imkansız sevdadayım hala.
Bu ruh hali içersinde yaşıyorum yaşamak denirse.
Bazen… Bazen unutur gibi oluyorum seni, o an hüzünlü bir şarkı düşüyor dilime.
O an garip bir acı gelip çörekleniyor kalbime. Sensizlik bu işte
Nasıl anlatsam ki başka?
Ben bulamadım.
Sahi sen anlatsan ya, bensizlik nasıl bir şey?
Seni Seviyorum
Karanlığın sonunda görünmeyi bekleyen seher vakti benim için artık uzak ihtimal olarak kalmak üzereydi. Umutlarım tükenmiş, yaşanan son hayal kırıklıkları da soldurmuştu son yeşilleri. Seher vaktim olmayalı uzun bir zaman olmuştu. Elim tetikte tüm hayal kırıklıkları ile beklemekteydi. Renk cümbüşlerinin bir önemi yoktu aynı ilkbahar ile sonbaharın farkı olmadığı gibi.
Oysa insan ağlayarak açıyordu dünyaya gözlerini ve bu bir umudun işareti idi. O ilk ağlama umut ve neşe veriyordu etrafına, büyük bir inatla. Ve hayat bir umudun peşinde koşmaya mahkum bırakıyordu her daim. Her yaş çağında umut ve hayaller değişiyor fakat koşuşturmaca hiç ara vermiyordu. Hep koşuyordun bazen yakalıyor bazen de bırakıyordun umudu akışına. Bazen de benim gibi hep imkansızın peşinde oluyordun, hayata inat.
Sevdam, sevdalarım hep ufuk çizgisi gibiydi, denizle göğün birleştiği yerde güzel bir yelkenli, bense sahilde hep el sallayan. Yine anlamıştım kaderim buydu sahilde el sallamak. Bitmez hüzünlerim olmuş, karanlık geceler yarenlerim olmuştu. Beklide bu yüzden seviyordum karanlığı. Issız sokaklarda gezmek ve karanlıkta ıslanmak, bana nedense romantik geliyordu. Vücudumda süren ruhani depremler bazen beni sarsıyor bazen de gıdıklıyordu, bu yüzdendi anlamsız zamanlarda gülmem. Kırıklıkların yorduğu kalp elimdeydi artık sıkıyordum, acıtıyordu ama sıkıyordum. Ve elim tetikteydi namlunun ucu elimde ki yüreğimde. Sıkmalıydım tüm yaşanmışlara inat son vermek için acılara. Umut artık umut çizgisinde bile değildi. Göremiyordum, gördüğüm sadece koyu bir karanlık, karanlıkta renklerin ne önemi vardı ki. İşte hepsi simsiyah önümde duruyordu.
Ağır, ağır tetiğe yükleniyordum, acıların sonu geliyordu. Bunu hissediyordum.
İşte olmuştu, yanık barut kokusunu hissediyordum, ellerimden kan akıyordu. Öldürmüştüm sonunda yüreğimin seven yanını. Yoktu artık benim için bahar ve seherler. Hafiflemiştim sanki garip bir duygu içerisindeydim, yine anlamsızca gülümsedim ve karanlığın içersinde karanlığa gözlerimi yumdum…
Ve bugün bir gariptim, seher vakti uyanmıştım. Gözlerimde farklı bir can, yüreğimde farklı bir kıpırtı vardı. Oysa öldürmüştüm sevdalarımı ve sevecek yanlarımı. Depremlerim bitmiş, anlamsızda olsa gülmüyordum artık ama bugün farklıydı. Bir başka geliyordu çiçekler gözüme, içimde dayanılmaz bir gülümseme ve sen.
İki yana dağılmış dalgalı siyah saçlar, yeşertmişti yeniden unuttuklarımı.
Aslında korkuyordum, umutlarımın peşinden koşmaya.
Bir his vardı içimde, koşmalısın diyordu “Bu sefer farklı.”
Galiba seni seviyordum,
Göğün denizle birleştiği yerdeki güzel yelkenli kıyıya yaklaşıyordu, görüyordum
Ve artık emindim…
Seni seviyordum, seni seviyorum…
Oysa insan ağlayarak açıyordu dünyaya gözlerini ve bu bir umudun işareti idi. O ilk ağlama umut ve neşe veriyordu etrafına, büyük bir inatla. Ve hayat bir umudun peşinde koşmaya mahkum bırakıyordu her daim. Her yaş çağında umut ve hayaller değişiyor fakat koşuşturmaca hiç ara vermiyordu. Hep koşuyordun bazen yakalıyor bazen de bırakıyordun umudu akışına. Bazen de benim gibi hep imkansızın peşinde oluyordun, hayata inat.
Sevdam, sevdalarım hep ufuk çizgisi gibiydi, denizle göğün birleştiği yerde güzel bir yelkenli, bense sahilde hep el sallayan. Yine anlamıştım kaderim buydu sahilde el sallamak. Bitmez hüzünlerim olmuş, karanlık geceler yarenlerim olmuştu. Beklide bu yüzden seviyordum karanlığı. Issız sokaklarda gezmek ve karanlıkta ıslanmak, bana nedense romantik geliyordu. Vücudumda süren ruhani depremler bazen beni sarsıyor bazen de gıdıklıyordu, bu yüzdendi anlamsız zamanlarda gülmem. Kırıklıkların yorduğu kalp elimdeydi artık sıkıyordum, acıtıyordu ama sıkıyordum. Ve elim tetikteydi namlunun ucu elimde ki yüreğimde. Sıkmalıydım tüm yaşanmışlara inat son vermek için acılara. Umut artık umut çizgisinde bile değildi. Göremiyordum, gördüğüm sadece koyu bir karanlık, karanlıkta renklerin ne önemi vardı ki. İşte hepsi simsiyah önümde duruyordu.
Ağır, ağır tetiğe yükleniyordum, acıların sonu geliyordu. Bunu hissediyordum.
İşte olmuştu, yanık barut kokusunu hissediyordum, ellerimden kan akıyordu. Öldürmüştüm sonunda yüreğimin seven yanını. Yoktu artık benim için bahar ve seherler. Hafiflemiştim sanki garip bir duygu içerisindeydim, yine anlamsızca gülümsedim ve karanlığın içersinde karanlığa gözlerimi yumdum…
Ve bugün bir gariptim, seher vakti uyanmıştım. Gözlerimde farklı bir can, yüreğimde farklı bir kıpırtı vardı. Oysa öldürmüştüm sevdalarımı ve sevecek yanlarımı. Depremlerim bitmiş, anlamsızda olsa gülmüyordum artık ama bugün farklıydı. Bir başka geliyordu çiçekler gözüme, içimde dayanılmaz bir gülümseme ve sen.
İki yana dağılmış dalgalı siyah saçlar, yeşertmişti yeniden unuttuklarımı.
Aslında korkuyordum, umutlarımın peşinden koşmaya.
Bir his vardı içimde, koşmalısın diyordu “Bu sefer farklı.”
Galiba seni seviyordum,
Göğün denizle birleştiği yerdeki güzel yelkenli kıyıya yaklaşıyordu, görüyordum
Ve artık emindim…
Seni seviyordum, seni seviyorum…
Aşk İşte
Küçük bir bekleyişti gözlerimdeki
- Gözyaşlarımın değdiği yürekte / AŞK / Yetişmiyor Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi.Her yeni yüzde eskisini aradı gözlerim.
VE ilk engelde yıkıldı ümitlerim.
...
Bİr daha sevemedim ... sevemedim.
..
Harf harf işlerken sevdama seni
Acılarını giydiriyorum satırlarıma.
Kaderim deyip yazıyorum her gece .
Bir elimde şişe bir elimde sigaram.
Eğer ..
Eğer bilseydim yeminlerinin yalan ..
Bakışlarının bir oyun olduğunu
Severmiydim yine diyorum.
... SUSUYORUM ..
Severdim diyorum .. Severdim .. Severdim.
...
Bak yine acıyor kalbimin sol yanı
Acıtıyor kelimeler .
Bitiyorum / Ölüyorum / ..
En önemliside ..
Hâlâ SEVİYORUM Seni .. Dün gibi ..
..
Ama ..
Ama yoksun işte ..
Hayâlden öteye geçemiyorum.
Elimi uzattığım an uyanıyorum.
Satırlara yenik düşüyorum.
...
Biliyomusun -?
Gittiğin ilk gün:
Bütün acılarımı parmak uçlarıma yerleştirdim.
Şimdide kelimelerle dans ediyorum işte .
Onlar ağlatan ..
BEN AĞLAYAN
...
Bedenim , Gözlerim , Ellerim , YÜREĞİM..
Herşeyimle özledim seni.
Ömrümü ömrünün ardından sürükledim.
BİTTİ dedin GİTTİN.
Hayatımı hep sonraya erteledim.
Bitmek bilmeyen yarınlara ..
Çünkü ~~..
Çünkü anlamı olamazdı sensiz yaşamanın.
NEFES ALMANIN
...
Her sevgi zamanla bitermiş derler ;
Gülüyorum sadece ..
Eğer ; Yüreğine değerse aşk ateşi .
Unutmak nafile ..
Aklından dahi çıkaramazsın o sevdayı.
Hasret kalırsın ..
Ölmelere ... ÖLDÜRMELERE:.
...
Küçük bir masal gibiydi aşk.
Yüreğinde kaç kez intihar ettim bilmiyorum.
Ama..
Ölmedim.. ÖLDÜREMEDİM bu SEVDA ` yı
Ne yaparsam yapayım.
GÖZYAŞLARIMIN DEĞDİĞİ YÜREKTE AŞK YETİŞMİYOR İŞTE...
GönüLDostu.
`` eksik umutların … Giden ve kalanıyız işte
gölgesine tutunamayan bir sevdanın ``
- Gözyaşlarımın değdiği yürekte / AŞK / Yetişmiyor Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi.Her yeni yüzde eskisini aradı gözlerim.
VE ilk engelde yıkıldı ümitlerim.
...
Bİr daha sevemedim ... sevemedim.
..
Harf harf işlerken sevdama seni
Acılarını giydiriyorum satırlarıma.
Kaderim deyip yazıyorum her gece .
Bir elimde şişe bir elimde sigaram.
Eğer ..
Eğer bilseydim yeminlerinin yalan ..
Bakışlarının bir oyun olduğunu
Severmiydim yine diyorum.
... SUSUYORUM ..
Severdim diyorum .. Severdim .. Severdim.
...
Bak yine acıyor kalbimin sol yanı
Acıtıyor kelimeler .
Bitiyorum / Ölüyorum / ..
En önemliside ..
Hâlâ SEVİYORUM Seni .. Dün gibi ..
..
Ama ..
Ama yoksun işte ..
Hayâlden öteye geçemiyorum.
Elimi uzattığım an uyanıyorum.
Satırlara yenik düşüyorum.
...
Biliyomusun -?
Gittiğin ilk gün:
Bütün acılarımı parmak uçlarıma yerleştirdim.
Şimdide kelimelerle dans ediyorum işte .
Onlar ağlatan ..
BEN AĞLAYAN
...
Bedenim , Gözlerim , Ellerim , YÜREĞİM..
Herşeyimle özledim seni.
Ömrümü ömrünün ardından sürükledim.
BİTTİ dedin GİTTİN.
Hayatımı hep sonraya erteledim.
Bitmek bilmeyen yarınlara ..
Çünkü ~~..
Çünkü anlamı olamazdı sensiz yaşamanın.
NEFES ALMANIN
...
Her sevgi zamanla bitermiş derler ;
Gülüyorum sadece ..
Eğer ; Yüreğine değerse aşk ateşi .
Unutmak nafile ..
Aklından dahi çıkaramazsın o sevdayı.
Hasret kalırsın ..
Ölmelere ... ÖLDÜRMELERE:.
...
Küçük bir masal gibiydi aşk.
Yüreğinde kaç kez intihar ettim bilmiyorum.
Ama..
Ölmedim.. ÖLDÜREMEDİM bu SEVDA ` yı
Ne yaparsam yapayım.
GÖZYAŞLARIMIN DEĞDİĞİ YÜREKTE AŞK YETİŞMİYOR İŞTE...
GönüLDostu.
`` eksik umutların … Giden ve kalanıyız işte
gölgesine tutunamayan bir sevdanın ``
Ünlü Düşünürlerden Sözler
Birini taklit etmek, onu övmenin en samimi şeklidir.
Colton
» Bizi güçlü yapan yediklerimiz değil, hazmettiklerimizdir. Bizi zengin yapan kazandıklarımız değil, muhafaza ettiklerimizdir. Bizi bilgili yapan okuduklarımız değil, kafamıza yerleştirdiklerimizdir.
» Boş bir çuvalın dik durması zordur.
Benjamin Franklin
» Boşuna kendinizi kandırmayın; sürekli yaptığınız şey neyse siz osunuz…
Aristo
» Bu dünyada insanlar bir kere aldatılınca gerçekten bile şüphe duyarlar.
Hitopadesa
» Bu dünyaya istediğimiz gibi gelmedik,Bu Dünya’dan istediğimiz gibi gidemeyiz
Ömer Hayyam
» Büyük adamların hatası, güneş tutulmasına benzer, onları herkes görür.
Cu Kong
» Büyük işler sanki hiç ölmeyecekmiş gibi çalışmakla başarılabilir.
Vanvenarues
» Büyük ve yüksek şeyleri görebilmemiz için onlara göre bir ruhumuz olması gerekir; yoksa kendi çamurumuzu görürüz onlarda.
Montaigne
» Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol!Anlamlı Sözler
Mevlana
» Cahilliğin eyleme geçişinden daha korkunç bir şey yoktur.
Goethe
» Camdan evde oturanlar başkalarına taş atmamalıdırlar.
George Herbert
» Can sıkıntısı Dünya’ya tembellikle beraber gelmiştir.
La Bruyere
» Cehalet her zaman kendisine hayran olmaya hazırdır.
Santra Guitry
» Çevrendekileri alçaltarak değil,kendini gerçekten yücelterek büyüyebilirsin.
Reich
» Çiçeği küçümseyen, Tanrı’yı da küçümser.
A.Dumas
» Çok ziyaret usandırır,az ziyaret dostluğa zarar verir.Güzel Sözler
Hz Ömer (r.a.)
» Daha iyi olmaya çalışmayan iyi olarak ta kalamaz.
Oliver Cromwell
» Daima ara, bugün altın ararken bakır bulursun, yarın bakır ararken altın.
Cenap Şahabettin
» Deniz gibi mal kazan, fakat sen üzerinde gemi ol.
Mevlana
» Devletleri yıkan tüm hatanın altında nice gururun gafleti yatar.
Yavuz Sultan Selim
» Dili ve sözü bir olmayan kimsenin yüz dili bile olsa o, yine dilsiz sayılır.
Mevlana
» Dinlemesini bilenler,ülkeleri fethetmesini bilenlerden daha büyüktürler.
Franklin
» Dostlarımızdan şüphelenmek, onların ihanetinden çok daha utanç vericidir.Özlü Sözler
La Rochefoucauld
» Dostlarımla beraber olduğum zaman yalnız değilim. O dakikadan sonra da iki kişi değiliz.
Pisagor
Colton
» Bizi güçlü yapan yediklerimiz değil, hazmettiklerimizdir. Bizi zengin yapan kazandıklarımız değil, muhafaza ettiklerimizdir. Bizi bilgili yapan okuduklarımız değil, kafamıza yerleştirdiklerimizdir.
» Boş bir çuvalın dik durması zordur.
Benjamin Franklin
» Boşuna kendinizi kandırmayın; sürekli yaptığınız şey neyse siz osunuz…
Aristo
» Bu dünyada insanlar bir kere aldatılınca gerçekten bile şüphe duyarlar.
Hitopadesa
» Bu dünyaya istediğimiz gibi gelmedik,Bu Dünya’dan istediğimiz gibi gidemeyiz
Ömer Hayyam
» Büyük adamların hatası, güneş tutulmasına benzer, onları herkes görür.
Cu Kong
» Büyük işler sanki hiç ölmeyecekmiş gibi çalışmakla başarılabilir.
Vanvenarues
» Büyük ve yüksek şeyleri görebilmemiz için onlara göre bir ruhumuz olması gerekir; yoksa kendi çamurumuzu görürüz onlarda.
Montaigne
» Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol!Anlamlı Sözler
Mevlana
» Cahilliğin eyleme geçişinden daha korkunç bir şey yoktur.
Goethe
» Camdan evde oturanlar başkalarına taş atmamalıdırlar.
George Herbert
» Can sıkıntısı Dünya’ya tembellikle beraber gelmiştir.
La Bruyere
» Cehalet her zaman kendisine hayran olmaya hazırdır.
Santra Guitry
» Çevrendekileri alçaltarak değil,kendini gerçekten yücelterek büyüyebilirsin.
Reich
» Çiçeği küçümseyen, Tanrı’yı da küçümser.
A.Dumas
» Çok ziyaret usandırır,az ziyaret dostluğa zarar verir.Güzel Sözler
Hz Ömer (r.a.)
» Daha iyi olmaya çalışmayan iyi olarak ta kalamaz.
Oliver Cromwell
» Daima ara, bugün altın ararken bakır bulursun, yarın bakır ararken altın.
Cenap Şahabettin
» Deniz gibi mal kazan, fakat sen üzerinde gemi ol.
Mevlana
» Devletleri yıkan tüm hatanın altında nice gururun gafleti yatar.
Yavuz Sultan Selim
» Dili ve sözü bir olmayan kimsenin yüz dili bile olsa o, yine dilsiz sayılır.
Mevlana
» Dinlemesini bilenler,ülkeleri fethetmesini bilenlerden daha büyüktürler.
Franklin
» Dostlarımızdan şüphelenmek, onların ihanetinden çok daha utanç vericidir.Özlü Sözler
La Rochefoucauld
» Dostlarımla beraber olduğum zaman yalnız değilim. O dakikadan sonra da iki kişi değiliz.
Pisagor
LoSs Ölüm Gelir Sefa Gelir
Ölüm Gelir Sefa Gelir...
14 Eylül 2012 Cuma
10 Ağustos 2012 Cuma
Son Rüyam
Tebessümdü yüzümdeki, mutluluktu görünen (!)
Ya kendimi avutuyorum, ya da hüzündü gizlenen …
Gecelerim parlaktı, yıldızlarım anlaşılırdı
Dokunabiliyordum güneşe! Yada o benim ‘son rüyam’ dı …
Isıtıyordu düşlerim ellerimi, eşlik ediyordu sevgin
Yalnızlık çok uzak! Varlığın yeterdi …
Yastığımın bir kenarı sen, bir kenarı aşk kokar
Kalbimin bir yanı heyecan, bir yanı mutluluk dolardı …
Son bir defa dokunsam ruhuna, aksam yaşamına
İstediğim son şey; ızdırap yada zaman ilacımdı …
Birleşmiş vücutlar, bütünleşmiş yürekler
Ya onlar örülen yalan duvarı, yada o benim ‘sonn rüyam’ dı …
Ya kendimi avutuyorum, ya da hüzündü gizlenen …
Gecelerim parlaktı, yıldızlarım anlaşılırdı
Dokunabiliyordum güneşe! Yada o benim ‘son rüyam’ dı …
Isıtıyordu düşlerim ellerimi, eşlik ediyordu sevgin
Yalnızlık çok uzak! Varlığın yeterdi …
Yastığımın bir kenarı sen, bir kenarı aşk kokar
Kalbimin bir yanı heyecan, bir yanı mutluluk dolardı …
Son bir defa dokunsam ruhuna, aksam yaşamına
İstediğim son şey; ızdırap yada zaman ilacımdı …
Birleşmiş vücutlar, bütünleşmiş yürekler
Ya onlar örülen yalan duvarı, yada o benim ‘sonn rüyam’ dı …
Son Rüyam
Bu gece buz gibi yatağımda bulut olsam mı diye düşündüm. Belki o zaman her şey uzaktan daha hoş gözükecekti. Son rüyamı görmeden önce bende bir kez güneşe yakın olmak istedim, maviye.. belki sonrasında insanların lanet ettiği hayatı izlerdim uzaktan tanrıyla birlikte. Sadece susardım o zaman dinlerdim hayır insanları değil maviyi ve beyazı.
Son Rüyam
SON RÜYAM
kimler sevdayi hep anlatti,
ama,
yasayamadi.
kimler sevdayi asti daragacinda,
ama,
katledemedi.
uzaklari yakin etmek istedi,
binlerce yillardir insanlar.
kac kisi yanindaymis gibi,
uzak olsada sevdayi,
yasar.
bitsin diye yalvarirken,
sevda yolunda,
bicare asik bu hasret.
kuru yaprak misali sürüklenirken,
usuldan,
gizlice yaklasir makbet.
el degmeden tenine,
heyecanim,
dönüsürse depreme.
Cikmadan,
gözlerinde gezintiye,
korkarsam,
deryalarda yitecegime.
Kabartirim,
yalvarircasina melodilere kulak,
senden,
bir nebze nefes getirmislerdir belki,
iste o an,
makber fersah fersah uzak.
Bitirdim,
saman misali alev sevdalari.
sildim yasamimdan,
yalan ve riya ile ask ilanlarini.
Ve,
son nefesimi veriyorum,
yaban dünyada.
Ve,
son askimi yasiyorum,
duygu tapinaginda.
Ve,
son defa olmasin gördügüm rüya.
sensin sevdalim,
sensin,
gördügüm rüya
kimler sevdayi hep anlatti,
ama,
yasayamadi.
kimler sevdayi asti daragacinda,
ama,
katledemedi.
uzaklari yakin etmek istedi,
binlerce yillardir insanlar.
kac kisi yanindaymis gibi,
uzak olsada sevdayi,
yasar.
bitsin diye yalvarirken,
sevda yolunda,
bicare asik bu hasret.
kuru yaprak misali sürüklenirken,
usuldan,
gizlice yaklasir makbet.
el degmeden tenine,
heyecanim,
dönüsürse depreme.
Cikmadan,
gözlerinde gezintiye,
korkarsam,
deryalarda yitecegime.
Kabartirim,
yalvarircasina melodilere kulak,
senden,
bir nebze nefes getirmislerdir belki,
iste o an,
makber fersah fersah uzak.
Bitirdim,
saman misali alev sevdalari.
sildim yasamimdan,
yalan ve riya ile ask ilanlarini.
Ve,
son nefesimi veriyorum,
yaban dünyada.
Ve,
son askimi yasiyorum,
duygu tapinaginda.
Ve,
son defa olmasin gördügüm rüya.
sensin sevdalim,
sensin,
gördügüm rüya
22 Haziran 2012 Cuma
Ölümsüz Aşk
Genç kız yine acılar içinde odasında yatıyordu. Henuz hayatının baharında ölümle yüz yüzeydi. Babası onu kurtarmak için gazetelere ilan vermiş, para teklif etmişti. Ama onun kalbinin teklemesi değil, kalbinin içindeki sızı ilgilendiriyordu. Sevdiği aklına geldi bir damla yaş daha döküldü gözlerinden. Ayrıldıklarından beri tam beş çile dolu yıl geçmişti. Aslında sevgilerinin arasına o kahrolası para girmişti. Hatırlıyorduda sevdiği ona birkeresinde:
- Ben zengin değilim belki ama seni seven bir kalbim var. Sana sadece onu verebilirim, demişti.
Zaten sevgiye muhtaç birisi başka ne isteyebilirdiki. Kendisini sevmesi yeterdi.O en çok Saçlarının dökülmesine üzülüyordu. Çünkü sevdiği öpmüş koklamıştı saçlarını. Her dökülen saç yüreğine bir hançer olup saplanıyordu. Şimdi tek isteği sevdiğinin son anlarında yanında olmasıydı. Ne olurdu onu birkez daha görebilse, onu birkez daha koklayabilse.Bu düşünceler arasında uykuya daldı.
Babası heyecanlı bir şekilde kızının odasına girdi. ” Müjde kızım,kalp bulundu ” dediğinde kızının bir peri güzellliğinde, sevdiğinin özleminden ıslanmış yüzüne baktı ve çıktı odadan…
Genç kız, bir hafta sonra kendine geldiğinde sanki başka bir dünyadaydı. İçinde acaip bir his vardı. Sanki bu dünya ona çok farklı gelmişti. Aklına yine sevdiği geldi. Kalbi eskisinden daha hızlı atmaya başladı. Kalbi değişmişti ama sevdiğini eskisinden daha çok sever olmuştu.
Bir gece ansızın uyandı uykusundan kalbi çok hızlı atıyordu. Bu durum sürekli böyle devam etti.Doktora gitti, durumunu anlattı. doktor:
- Bir aya kalmaz geçer, demişti.
Ama aradan aylar geçmesine rağmen durum aynıydı.
Birgün bahçeye çıktı Çiçekleri seviyordu. Kırmızı güllerin yanına gitti. Kalbi hızlı hızlı atmaya başladı. En çok kırmızı gülleri severdi. Çünkü sevdiği ona benzediğini söylerdi hep. Birden kapı çaldı. Kapıyı açtı kimse yoktu. Yere baktı bir mektup vardı ve onaydı. Mektubu açtı ve kalbi hızlı hızlı atmaya başladı. Bu onun kokusuydu. Koltuğuna zarzor oturabildi. Zarfın içinden mektubu titreyen ellerle çıkardı ve okumaya başladı :
” Sevdiğim, bugün sevdamızın altıncı yılı. Seni hep sevdim. Seninle ayrılmak zorunda kaldığımızdan beri, bir kalbe iki sevginin sığmayacağını bildiğimden ne birini sevdim ne de evlendim. Her günüm çile ve azapla geçti. Hergün sana şiirler yazdım, hergün şiirlerimi okudum ve hergün ağladım. Tam beş yıl boyunca hergün yazdım, okudum, ağladım. Birgün önüme bir fırsat çıktı. Bu fırsatı reddedip kendime daha fazla haksızlık edemezdim. Belki seni unuturum diye senden çok uzaklara gittim. Ama şimdi seni daha çok özlüyorum. Her gece yanına geliyorum o masum yüzünü okşuyor yanaklarına öpücükler konduruyorum, sen uyanıyorsun benim geldiğimi anladığını sanıyorum ama sen o tatlı uykuna geri dönüyorsun. Sevdiğim hep ben geldim senin yanına artık sen gel olurmu. Kırmızı güllerimize iyi bak. Ve artık unutma içinde seni senden daha çok seven bir kalbin var artık. Ona iyi bak olurmu. Kırmızı güllere ve kalbimize iyi bak. Seni yanıma gelene kadar bekleyeceğim sevdiğim Hoşçakal…”
- Ben zengin değilim belki ama seni seven bir kalbim var. Sana sadece onu verebilirim, demişti.
Zaten sevgiye muhtaç birisi başka ne isteyebilirdiki. Kendisini sevmesi yeterdi.O en çok Saçlarının dökülmesine üzülüyordu. Çünkü sevdiği öpmüş koklamıştı saçlarını. Her dökülen saç yüreğine bir hançer olup saplanıyordu. Şimdi tek isteği sevdiğinin son anlarında yanında olmasıydı. Ne olurdu onu birkez daha görebilse, onu birkez daha koklayabilse.Bu düşünceler arasında uykuya daldı.
Babası heyecanlı bir şekilde kızının odasına girdi. ” Müjde kızım,kalp bulundu ” dediğinde kızının bir peri güzellliğinde, sevdiğinin özleminden ıslanmış yüzüne baktı ve çıktı odadan…
Genç kız, bir hafta sonra kendine geldiğinde sanki başka bir dünyadaydı. İçinde acaip bir his vardı. Sanki bu dünya ona çok farklı gelmişti. Aklına yine sevdiği geldi. Kalbi eskisinden daha hızlı atmaya başladı. Kalbi değişmişti ama sevdiğini eskisinden daha çok sever olmuştu.
Bir gece ansızın uyandı uykusundan kalbi çok hızlı atıyordu. Bu durum sürekli böyle devam etti.Doktora gitti, durumunu anlattı. doktor:
- Bir aya kalmaz geçer, demişti.
Ama aradan aylar geçmesine rağmen durum aynıydı.
Birgün bahçeye çıktı Çiçekleri seviyordu. Kırmızı güllerin yanına gitti. Kalbi hızlı hızlı atmaya başladı. En çok kırmızı gülleri severdi. Çünkü sevdiği ona benzediğini söylerdi hep. Birden kapı çaldı. Kapıyı açtı kimse yoktu. Yere baktı bir mektup vardı ve onaydı. Mektubu açtı ve kalbi hızlı hızlı atmaya başladı. Bu onun kokusuydu. Koltuğuna zarzor oturabildi. Zarfın içinden mektubu titreyen ellerle çıkardı ve okumaya başladı :
” Sevdiğim, bugün sevdamızın altıncı yılı. Seni hep sevdim. Seninle ayrılmak zorunda kaldığımızdan beri, bir kalbe iki sevginin sığmayacağını bildiğimden ne birini sevdim ne de evlendim. Her günüm çile ve azapla geçti. Hergün sana şiirler yazdım, hergün şiirlerimi okudum ve hergün ağladım. Tam beş yıl boyunca hergün yazdım, okudum, ağladım. Birgün önüme bir fırsat çıktı. Bu fırsatı reddedip kendime daha fazla haksızlık edemezdim. Belki seni unuturum diye senden çok uzaklara gittim. Ama şimdi seni daha çok özlüyorum. Her gece yanına geliyorum o masum yüzünü okşuyor yanaklarına öpücükler konduruyorum, sen uyanıyorsun benim geldiğimi anladığını sanıyorum ama sen o tatlı uykuna geri dönüyorsun. Sevdiğim hep ben geldim senin yanına artık sen gel olurmu. Kırmızı güllerimize iyi bak. Ve artık unutma içinde seni senden daha çok seven bir kalbin var artık. Ona iyi bak olurmu. Kırmızı güllere ve kalbimize iyi bak. Seni yanıma gelene kadar bekleyeceğim sevdiğim Hoşçakal…”
Bir Öykü
Yine gözlerim, kanatlandı yükseklere doğru. Seni aradılar uçarak, bulamadılar. Kanatları kırıldı gözlerimin seni göremeyince, yabancı bir diyara düşüp kaldılar. Sonra ‘umut’ diye bir gezgine rastladılar. Kanadı kırık gözlerime sahip çıktı o umut. Ellerinin içine aldı gözlerimi ve gelip göz çukurlarına içine yeniden koydu onları. Yerindedirler artık, ama eskiyi özlemekteydiler. Çünkü umut onları bana ulaştırmış ancak tamir edememişdi. Yazık ki gözlerim artık bir çift gözü görebilmekteydi yalnızca bir kişiyi…
Uçamıyor gözlerim. Gözlerimin görebileceği o bir çift göz başka yönlerde, gözlerim niyetine ellerim uçuyor ve kanatlarını açmış olan ellerim dua ediyor, kanatsız gözlerim pervasız gözlerinle buluşsun diye. Dört bir yanımı arıyorum, yoksun EY SEVGİLİ! Beşinci yöne nerden gidiliyor söyle ve bekle geliyorum. Ne de olsa sana varmam kolay değil mi? Biliyorsun gözlerimin görebildiği tek görüntüsün sen. Öyle ise takılıp düşmeden o görüntüye ulaşabilir ayaklarım. Bekle gözlerimin nikahlısı! Bekle, sana geliyorum. Ama sakın çevirme yüzünü. Görmüyor musun yüzün yokken kör oluyorum. Dipsiz kuyulara dalıyor ayaklarım. Yüzün bana dönük olsun n’olur! Söz, bir saniye görecek gözlerim gözlerini sonra dönüp kör olacaklar yine bekliyor musun? Kararın ne?
Şu anda yüreğim, geleceğimin nostaljisini yaşıyor. Kurmuş olduğum hayaller öyle uzak ki ve öylesine çok yaşadım ki onları tek başıma, adını yitirdiler bir bir. ‘Hayaller’, ‘Hatıralar’ olarak yer değiştirdi zihnimde. Hayallerim eskidi hatıram oldu. Ben artık daha önce hiç kurmadığım hayaller kuruyorum. Öncekilerde seni geleceğe koymak vardı, şimdi ise ‘sensiz geleceği nereye koyabilirim?’ diye yüreğimden beynime mekik dokuyan sorular var. Gelecek sen misin ve sen gelecek misin? Hayır gelmeyeceksin…
Yüreğimin elinden tuttu, bir bilge adı sabır. Ayrılığımızın ilk günü merhaba dedi ve bir kez bile elveda demedi bana. Sabır, gerçekten bir bilgindi, aklıma hakim olabildim o varken sabır varken ölmedim, ama sabır bana ölümle mücadele etmeyi öğretti. Onu tanıyalı sensizlikle mücadele veriyor benliğim. Yenilmiyorum. Sabır ellerimi bırakmıyor. Ben sabrediyorum. Bana kol kanat geriyor, düşmüyorum.’Umut’ tan sonra ikinci dostum olan sabır’a öyle teşekkür borçluyum ki bana ‘pes’ demeyi unutturup ‘söz’ demeyi öğretti…
Yüreğim ardı ardına doğumlar yaptı. ‘Mutluluk’ ilk kızı ‘Hayal’ ikinci kızı. Olan oldu sonunda ilk evlat ikicisinin oyununa geldi mutluluk hayal oldu. Yüreğimin üçüncü evladı erkek. ‘Veda’ veda’nın birde ikizi vardı ‘Hüzün’. Hüzün ve veda her yerde birlikteydi. Bu veda yüreğime hüzün yükledi, bir ben anladım, kimse bilmedi. Beşinci ve son kızı, en küçük kızı ‘Özlem’. Veda’nın doğduğu gün mutluluk ölmüştü, hüznün büyüdüğü gün ise özlem doğdu. Hepsini kaybetti yüreğim bir tek özlem kaldı bir tek. ‘Özlem’ yaşlandı ama hayatı sonlanmadı. Özlem babasını hiç tanımadı. Çünkü aşk yüreğimi dul 5 yavrusunu ise yetim bırakmıştı. Aşkın ve yüreğimin son evladının adı bu yüzden özlem olmuştu zaten. Ey aşk! Söyle ne istedin bu yürekten? Bir yüreğe beş evlat verdin, ama görmedin o beş evladın bir yüreği gün be gün öldürüşünü. Ben ufacık yüreğime koskoca varlığını sığdırdım senin. O kadar sıkıştırdım ki seni oraya, nefes almam zorlaşsada yüreğimin kapı eşiğine bırakmadım seni. Ey aşk! Senin bana yaptığına bak…
Şimdi bir ses duydum. Yüreğimin kapısına vurdu biri. Yüreğimde kime yer verdiysem canımı incitti ya, o yüzden açmak istemiyorum kapıyı, kapıyı açmamda ısrar ediyor kapıdaki. Neyse, kim olursa olsun içeriye kabul edeceğimi söylüyorum içimden. Aşk’ın ısıtıp aşk’ın kızgın özlemin’in soğuttuğu ellerim, kapının kolunu çeviriyor. Kapıdaki çok erken bir misafir oluyor hayatımda, yüreğimin son misafirine yüreğimin ve dilimin son sözünü söylüyorum:
HOŞGELDİN, SENDE GIDECEKSEN EĞER LÜTFEN GELME İSTEMİYORUM...
Uçamıyor gözlerim. Gözlerimin görebileceği o bir çift göz başka yönlerde, gözlerim niyetine ellerim uçuyor ve kanatlarını açmış olan ellerim dua ediyor, kanatsız gözlerim pervasız gözlerinle buluşsun diye. Dört bir yanımı arıyorum, yoksun EY SEVGİLİ! Beşinci yöne nerden gidiliyor söyle ve bekle geliyorum. Ne de olsa sana varmam kolay değil mi? Biliyorsun gözlerimin görebildiği tek görüntüsün sen. Öyle ise takılıp düşmeden o görüntüye ulaşabilir ayaklarım. Bekle gözlerimin nikahlısı! Bekle, sana geliyorum. Ama sakın çevirme yüzünü. Görmüyor musun yüzün yokken kör oluyorum. Dipsiz kuyulara dalıyor ayaklarım. Yüzün bana dönük olsun n’olur! Söz, bir saniye görecek gözlerim gözlerini sonra dönüp kör olacaklar yine bekliyor musun? Kararın ne?
Şu anda yüreğim, geleceğimin nostaljisini yaşıyor. Kurmuş olduğum hayaller öyle uzak ki ve öylesine çok yaşadım ki onları tek başıma, adını yitirdiler bir bir. ‘Hayaller’, ‘Hatıralar’ olarak yer değiştirdi zihnimde. Hayallerim eskidi hatıram oldu. Ben artık daha önce hiç kurmadığım hayaller kuruyorum. Öncekilerde seni geleceğe koymak vardı, şimdi ise ‘sensiz geleceği nereye koyabilirim?’ diye yüreğimden beynime mekik dokuyan sorular var. Gelecek sen misin ve sen gelecek misin? Hayır gelmeyeceksin…
Yüreğimin elinden tuttu, bir bilge adı sabır. Ayrılığımızın ilk günü merhaba dedi ve bir kez bile elveda demedi bana. Sabır, gerçekten bir bilgindi, aklıma hakim olabildim o varken sabır varken ölmedim, ama sabır bana ölümle mücadele etmeyi öğretti. Onu tanıyalı sensizlikle mücadele veriyor benliğim. Yenilmiyorum. Sabır ellerimi bırakmıyor. Ben sabrediyorum. Bana kol kanat geriyor, düşmüyorum.’Umut’ tan sonra ikinci dostum olan sabır’a öyle teşekkür borçluyum ki bana ‘pes’ demeyi unutturup ‘söz’ demeyi öğretti…
Yüreğim ardı ardına doğumlar yaptı. ‘Mutluluk’ ilk kızı ‘Hayal’ ikinci kızı. Olan oldu sonunda ilk evlat ikicisinin oyununa geldi mutluluk hayal oldu. Yüreğimin üçüncü evladı erkek. ‘Veda’ veda’nın birde ikizi vardı ‘Hüzün’. Hüzün ve veda her yerde birlikteydi. Bu veda yüreğime hüzün yükledi, bir ben anladım, kimse bilmedi. Beşinci ve son kızı, en küçük kızı ‘Özlem’. Veda’nın doğduğu gün mutluluk ölmüştü, hüznün büyüdüğü gün ise özlem doğdu. Hepsini kaybetti yüreğim bir tek özlem kaldı bir tek. ‘Özlem’ yaşlandı ama hayatı sonlanmadı. Özlem babasını hiç tanımadı. Çünkü aşk yüreğimi dul 5 yavrusunu ise yetim bırakmıştı. Aşkın ve yüreğimin son evladının adı bu yüzden özlem olmuştu zaten. Ey aşk! Söyle ne istedin bu yürekten? Bir yüreğe beş evlat verdin, ama görmedin o beş evladın bir yüreği gün be gün öldürüşünü. Ben ufacık yüreğime koskoca varlığını sığdırdım senin. O kadar sıkıştırdım ki seni oraya, nefes almam zorlaşsada yüreğimin kapı eşiğine bırakmadım seni. Ey aşk! Senin bana yaptığına bak…
Şimdi bir ses duydum. Yüreğimin kapısına vurdu biri. Yüreğimde kime yer verdiysem canımı incitti ya, o yüzden açmak istemiyorum kapıyı, kapıyı açmamda ısrar ediyor kapıdaki. Neyse, kim olursa olsun içeriye kabul edeceğimi söylüyorum içimden. Aşk’ın ısıtıp aşk’ın kızgın özlemin’in soğuttuğu ellerim, kapının kolunu çeviriyor. Kapıdaki çok erken bir misafir oluyor hayatımda, yüreğimin son misafirine yüreğimin ve dilimin son sözünü söylüyorum:
HOŞGELDİN, SENDE GIDECEKSEN EĞER LÜTFEN GELME İSTEMİYORUM...
Unutma!
Unutma!
Yüreğinde bir ismin imzası var ve sen onu silemezsin
Söküp atamazsın ne kadar uğraşsanda,
Seninle beraber büyür içindeki sızı
İlk önce onu hissedersin başkasına dokunduğunda
Unutma!
Bir kere sevdin mi uzun uzun yanarsın...
Sitemler... Öfkeler... Birikiren içinde sen azalırsın
Dilinde küfür elinde kadeh eksik olmaz..
Günler böyle geçer alışırsın
Unutma!
Sabahlar artık gecikir.İster sağa dön ister sola...
Gözüne uyku değil gidenin hayali gelir.
Kendini şiirlere verirsin...
Elin sigaraya gider her on dakikada bir fena zehirlenirsin..
Unutma!
Bir süre güvenmeyeceksin kimseye kendine sığınacaksın..
Aşk Konuşulduğunda sen susacaksın..
Of larla Ah larla başlayacaksın her cümleye..
Çevrende senden başka herkes haksız olacak,
Senin haklılığında çaresiz gidecek çöpe..
Unutma!
Birgün kaldığın yerden başlayacaksın biri seni bulacak..
Önce korkacaksın eski acılara yakalanmaktan biraz ürkeceksin
Ne kadar dirensende nafile insansın sonuçda seveceksin...
Eski acılara bakıpda küsme sevdalara..
Gavura kızıpda oruç bozulmaz
Sök at kafandan acabaları!
Bir kemik aynı yerden iki defa kırılmaz..
Artık kararmaz gecelerin..
Bir daha yaşlar akmaz gözünden..
Sabahların gecikmez.Kim bilir ağladığın günlere gülersin
Unutma!
Bir defa öldün ya zamanında ?
Bir daha ölmezsin...
Can Yücel.
Yüreğinde bir ismin imzası var ve sen onu silemezsin
Söküp atamazsın ne kadar uğraşsanda,
Seninle beraber büyür içindeki sızı
İlk önce onu hissedersin başkasına dokunduğunda
Unutma!
Bir kere sevdin mi uzun uzun yanarsın...
Sitemler... Öfkeler... Birikiren içinde sen azalırsın
Dilinde küfür elinde kadeh eksik olmaz..
Günler böyle geçer alışırsın
Unutma!
Sabahlar artık gecikir.İster sağa dön ister sola...
Gözüne uyku değil gidenin hayali gelir.
Kendini şiirlere verirsin...
Elin sigaraya gider her on dakikada bir fena zehirlenirsin..
Unutma!
Bir süre güvenmeyeceksin kimseye kendine sığınacaksın..
Aşk Konuşulduğunda sen susacaksın..
Of larla Ah larla başlayacaksın her cümleye..
Çevrende senden başka herkes haksız olacak,
Senin haklılığında çaresiz gidecek çöpe..
Unutma!
Birgün kaldığın yerden başlayacaksın biri seni bulacak..
Önce korkacaksın eski acılara yakalanmaktan biraz ürkeceksin
Ne kadar dirensende nafile insansın sonuçda seveceksin...
Eski acılara bakıpda küsme sevdalara..
Gavura kızıpda oruç bozulmaz
Sök at kafandan acabaları!
Bir kemik aynı yerden iki defa kırılmaz..
Artık kararmaz gecelerin..
Bir daha yaşlar akmaz gözünden..
Sabahların gecikmez.Kim bilir ağladığın günlere gülersin
Unutma!
Bir defa öldün ya zamanında ?
Bir daha ölmezsin...
Can Yücel.
19 Haziran 2012 Salı
Ayrılık acısı nasıl geçer?
Ayrılık acısı nasıl geçer?
Zaman en iyi ilaçtır ayrılık acısına karşı. Ama bu zamanı nasıl geçirdiğiniz de önemli. Her gün ağlayarak mı, tazelenerek mi geçirmelisiniz?
Her ayrılık bir yıkım gibi gelir insana. Bu hüzünle hiçbir şekilde baş edemeyeceğini, mutsuzluğu üzerinden atamayacağını düşünür insan. Bir başkasını sevmek mi? Aklınızdan bile geçirmez, bunun bahsini açana karşı da nefret duyarsınız o an. İçinizden ağlamak, ağlamak ve sadece ağlamak gelir…
Oysa insan hayatta her duruma alışabileceği gibi ayrılık durumuna da alışır ve zamanla acısı hafifler. Aradan bir müddet geçer ve bir bakarsınız, o acı çektiğiniz günler, gözünüzün önünden sadece anlık bir film şeridi gibi geçer. Günlerce eve kapanıp ağlamalar, küçük bir anı olarak kalır başkalarına anlatabileceğiniz...
Zaman en iyi ilaçtır ayrılık acısına karşı. Ama bu zamanı nasıl geçirdiğiniz de önemli. Her gün ağlayarak mı, tazelenerek mi geçirmelisiniz?
Her ayrılık bir yıkım gibi gelir insana. Bu hüzünle hiçbir şekilde baş edemeyeceğini, mutsuzluğu üzerinden atamayacağını düşünür insan. Bir başkasını sevmek mi? Aklınızdan bile geçirmez, bunun bahsini açana karşı da nefret duyarsınız o an. İçinizden ağlamak, ağlamak ve sadece ağlamak gelir…
Oysa insan hayatta her duruma alışabileceği gibi ayrılık durumuna da alışır ve zamanla acısı hafifler. Aradan bir müddet geçer ve bir bakarsınız, o acı çektiğiniz günler, gözünüzün önünden sadece anlık bir film şeridi gibi geçer. Günlerce eve kapanıp ağlamalar, küçük bir anı olarak kalır başkalarına anlatabileceğiniz...
Ayrılık Acısı Çekenlere Tavsiyeler
Ayrılık acısı hayatınızı mı kararttı? Üzülmeyin, yalnız değilsiniz. Başlangıcı olan her şeyin bir sonu vardır.
Ayrılıklar hep acı verir ve zaman en iyi ilaçtır. Yaşamakta olduğunuz bu sürecin 'geçici' bir süreç olduğunu bilmelisiniz.
1. Gereksiz bütün iletişimi kesin.
Çok gerekmedikçe ayrıldığınız kişiyle konuşmayın. Ayrıldığınız kişiden çocuğunuz varsa veya aranızda henüz kapatmadığınız parasal ve maddi konularınız vs. o kişiyle (sadece bu konuları konuşmak amacıyla) temas kurabilirsiniz.
Ama ortak arkadaş ve dostlarınızla sohbetlerinizde bile o kişiden bahsetmeyin. Ortak sosyal çevre nedeniyle aynı ortamlara girmeniz gerekiyorsa nazikçe selamlaşmak dışında o kişiyle yalnız kalmayın ve konuşmayın.
2. Sizin için duygusal anlamı veya anısı olan, o kişinin size verdiği objelerden derhal kurtulun.
Hediyeler, notlar, mektuplar vs. Bunları ayrıldığınız kişiye geri vermeyin. Maddi değeri olmayan eşyaları atın.
Satılabilecek olanları (giysiler vs.) satın veya hayır kurumlarına bağışlayın. Hiçbir koşulda bunların size geri gelmeyeceğinden emin olun.
3. Arkadaşlarınızla daha sık vakit geçirin.
Zor zamanlarda arkadaş desteği önemlidir. Ama arkadaşlarınızı ağlama duvarına çevirmeyin. Onlarla birlikte yapacağınız başka etkinlikler sizi oyalayacaktır.
4. Hemen başka bir ilişkiye atlamayın!
Çivi çiviyi söker diyerek hemen başkasıyla ilişkiye giren insanlar vardır. Ama bu yanlıştır!
Başka insanlarla tanışmak tamam ama başka insanlarla duygusal ve cinsel ilişkiye başlamak için çok yanlış bir dönemdesiniz. Kalbinizde ayrılık acısı varken doğru kişiyi bulsanız bile doğru ilişkiyi yaşayamazsınız.
5. Eğlenceli ve yaratıcı bir şeyler yapın.
Daha önce vakit ayıramadığınız için başka bir zamana ertelediğiniz bir şeyler yapın. Dans kursuna gidin, egzersize başlayın
6. Ayrıldığınız kişinin hiç hoşlanmadığınız negatif yanlarını düşünmeye çalışın.
İnsanlar ayrılmışsa bir sebebi vardır. Ayrılık acısı yaşarken insanlar hep ‘yaşanan mutlu günleri’ düşünür ama bu düşüncenin size bir yararı olmaz.
Kendinize “Ayrılmamız iyi oldu, çünkü...” diye başlayan bir liste yapın. Ayrılık sürecini bir ‘arınma’ süreci olarak düşündüğünüzde psikolojik değişiminizi olumlu bir raya oturtabileceksiniz.
7. Ayrıldığınız kişi hakkında duygularınızı ve düşüncelerinizi bir kağıda yazın.
Bu kağıdı asla o kişiye göndermeye kalkmayın! Bu kağıdı bir süre sakladıktan sonra yok edin gitsin.
Ayrıldığınız kişiye artık duygularınızı açıklamanın anlamı yoktur. Çünkü o artık sizin duygularınızı önemsemediği için sizin hayatınızdan çıkıp gitti.
Ona olan duygularınızı açıklamanız onu geri getirmez. Aksine sizi zayıf ve patetik gösterir.
8. Yalnız kalmaktan korkmayın.
Dünyanın sonu değil bu. Bu sizin yaşadığınız acıları ve sıkıntıları yaşayan milyonlarca insan var yeryüzünde.
Kendinizi tekrardan iyi hissedecek ve yeni birini nasıl olsa bulacaksınız.
9. Duygusal meselenizi aklınızda ve kalbinizde tam olarak bitirmeden önce ayrıldığınız kişiyle arkadaş olmayı falan düşünmeyin.
Ayrılırken "dost kalmak" nazik bir temennidir. Ama insanlar ayrıldıkları kişilerle çok nadiren dost kalabilirler.
Duygusal dengenizi tekrar yoluna koyduktan sonra, ancak o zaman o kişiyle arkadaş olarak devam etmek isteyip istemediğinize karar verebileceksiniz. Daha önce değil.
10. Ayrılık acısı çekerken alkole ve yemek yemeye sardırmayın!
Acınız unutmak için başkasıyla seks yapmaya da kalkmayın. Hiçbir faydası olmaz!
Yaşadığınız bu acılı sürecin en iyi ilacı zamandır. Bu süreçte kendinize karşı sabırlı ve nazik olun.
Ayrılıktan ötürü kendinizi suçlamayın. Bu deneyimden bir şeyler öğrenmeye çalışın. Yaşananların bir hata değil, ileriye giden yolda yaşadığınız bir öğrenme süreci olduğunu düşünün.
Ayrılıklar hep acı verir ve zaman en iyi ilaçtır. Yaşamakta olduğunuz bu sürecin 'geçici' bir süreç olduğunu bilmelisiniz.
1. Gereksiz bütün iletişimi kesin.
Çok gerekmedikçe ayrıldığınız kişiyle konuşmayın. Ayrıldığınız kişiden çocuğunuz varsa veya aranızda henüz kapatmadığınız parasal ve maddi konularınız vs. o kişiyle (sadece bu konuları konuşmak amacıyla) temas kurabilirsiniz.
Ama ortak arkadaş ve dostlarınızla sohbetlerinizde bile o kişiden bahsetmeyin. Ortak sosyal çevre nedeniyle aynı ortamlara girmeniz gerekiyorsa nazikçe selamlaşmak dışında o kişiyle yalnız kalmayın ve konuşmayın.
2. Sizin için duygusal anlamı veya anısı olan, o kişinin size verdiği objelerden derhal kurtulun.
Hediyeler, notlar, mektuplar vs. Bunları ayrıldığınız kişiye geri vermeyin. Maddi değeri olmayan eşyaları atın.
Satılabilecek olanları (giysiler vs.) satın veya hayır kurumlarına bağışlayın. Hiçbir koşulda bunların size geri gelmeyeceğinden emin olun.
3. Arkadaşlarınızla daha sık vakit geçirin.
Zor zamanlarda arkadaş desteği önemlidir. Ama arkadaşlarınızı ağlama duvarına çevirmeyin. Onlarla birlikte yapacağınız başka etkinlikler sizi oyalayacaktır.
4. Hemen başka bir ilişkiye atlamayın!
Çivi çiviyi söker diyerek hemen başkasıyla ilişkiye giren insanlar vardır. Ama bu yanlıştır!
Başka insanlarla tanışmak tamam ama başka insanlarla duygusal ve cinsel ilişkiye başlamak için çok yanlış bir dönemdesiniz. Kalbinizde ayrılık acısı varken doğru kişiyi bulsanız bile doğru ilişkiyi yaşayamazsınız.
5. Eğlenceli ve yaratıcı bir şeyler yapın.
Daha önce vakit ayıramadığınız için başka bir zamana ertelediğiniz bir şeyler yapın. Dans kursuna gidin, egzersize başlayın
6. Ayrıldığınız kişinin hiç hoşlanmadığınız negatif yanlarını düşünmeye çalışın.
İnsanlar ayrılmışsa bir sebebi vardır. Ayrılık acısı yaşarken insanlar hep ‘yaşanan mutlu günleri’ düşünür ama bu düşüncenin size bir yararı olmaz.
Kendinize “Ayrılmamız iyi oldu, çünkü...” diye başlayan bir liste yapın. Ayrılık sürecini bir ‘arınma’ süreci olarak düşündüğünüzde psikolojik değişiminizi olumlu bir raya oturtabileceksiniz.
7. Ayrıldığınız kişi hakkında duygularınızı ve düşüncelerinizi bir kağıda yazın.
Bu kağıdı asla o kişiye göndermeye kalkmayın! Bu kağıdı bir süre sakladıktan sonra yok edin gitsin.
Ayrıldığınız kişiye artık duygularınızı açıklamanın anlamı yoktur. Çünkü o artık sizin duygularınızı önemsemediği için sizin hayatınızdan çıkıp gitti.
Ona olan duygularınızı açıklamanız onu geri getirmez. Aksine sizi zayıf ve patetik gösterir.
8. Yalnız kalmaktan korkmayın.
Dünyanın sonu değil bu. Bu sizin yaşadığınız acıları ve sıkıntıları yaşayan milyonlarca insan var yeryüzünde.
Kendinizi tekrardan iyi hissedecek ve yeni birini nasıl olsa bulacaksınız.
9. Duygusal meselenizi aklınızda ve kalbinizde tam olarak bitirmeden önce ayrıldığınız kişiyle arkadaş olmayı falan düşünmeyin.
Ayrılırken "dost kalmak" nazik bir temennidir. Ama insanlar ayrıldıkları kişilerle çok nadiren dost kalabilirler.
Duygusal dengenizi tekrar yoluna koyduktan sonra, ancak o zaman o kişiyle arkadaş olarak devam etmek isteyip istemediğinize karar verebileceksiniz. Daha önce değil.
10. Ayrılık acısı çekerken alkole ve yemek yemeye sardırmayın!
Acınız unutmak için başkasıyla seks yapmaya da kalkmayın. Hiçbir faydası olmaz!
Yaşadığınız bu acılı sürecin en iyi ilacı zamandır. Bu süreçte kendinize karşı sabırlı ve nazik olun.
Ayrılıktan ötürü kendinizi suçlamayın. Bu deneyimden bir şeyler öğrenmeye çalışın. Yaşananların bir hata değil, ileriye giden yolda yaşadığınız bir öğrenme süreci olduğunu düşünün.
14 Haziran 2012 Perşembe
Küçün Kız ve Sen
Günün birinde,
Küçük bir kız çocuğu sevecek seni,
Sen bilmeyeceksin.
Uzaktan umutsuzca,beklentisizce..
Sen âşık olacaksın birine,
Evleneceksiniz,
Oysa hep seni sevecek uzakta,
Sen göremeyeceksin.
Günün birinde sizin aşkınız da son bulacak,
Küçük kızsa devam edecek seni sevmeye,
Uzaktaki yıldızın parlak görünmesi misali,
Gözlerini kamaştıracaksın.
Sonra bir gün,
Aşka küseceksin sen,
İnanmayacaksın hiçbir gülen göze,
Kanmayacaksın mutluluk vaatlerine..
Küçük kız gene devam edecek seni sevmeye,
Bıkmadan,durmadan,kızmadan..
Tek bir kere isyan etmeyecek,
Etse de sen duymayacaksın!
Günün birinde,
Bir hayale âşık olacaksın sen de,
Rüyalarında yaşayan bir sevgiliye..
Geceleri iple çeker olacaksın.
Aynalarda yansıman yerine onu göreceksin,
Fallarına hep o çıkar olacak.
Küçük kızsa uzakta,
Seni düşlüyor olacak..
Kimseyi görmez olacak gözün,
Yıllar süren bir uykudan uyanmış gibilik saracak seni,
Yalnız kalmak isteyeceksin hep,
Onu düşünmek, onu sevmek isteyeceksin.
Tıpkı küçük kız gibi,
Hayallerde arayacaksın mutluluğu,
Buğulanmış camlara kalp çizip,
Ok çıkaracaksın!
Bir göklerde yaşama isteğidir,
Alıp gidecek başını sende de!
Ölümü bekler olacaksın,
Cennette onu bulma ihtimaliyle..
Sonra herkes soracak sana,
"Görmediğin yüze nasıl aşıksın?"diye..
Küçük kız gibi sen de,
"Aşk, surete değil kalbe bağlanmakta gizli."diyeceksin.
Günün birinde dayanamaz olacaksın,
İçin içine sığmayacak,
Sol tarafında buruk bir sızıyla yatıp kalkacak,
İçini satırlara kusmaya başlayacaksın.
Böyle yaşayacaksın işte bir ömür,
Ve en nihayetinde,
Vuslat vuracak kapıya,
Hem Hakka, hem canana..
Küçük kız da yaşlanacak böyle,
Saçları aklarla kucaklaşacak,
Tecrübe mi dersin,acıdan mı,?
Bir suskunluk çökecek bizim ihtiyara da..
Derken,
Onun da gelecek vuslat vakti,
Asıl yaşamla,
Kucaklaşma vakti..
Ama ne o bulabilecek aradığını,
Ne de sen!
Birbirinizin yanından geçeceksiniz,
Sen onu görmeyeceksin!
O seni bulacak sonra,
Ama başkasına ait sanacak gene kalbini,
Kabullenip,
Büzülecek gene köşesine..
Sen bulamayacaksın gene de,
Bir kere baksan o gözlere..
Anlayacaksın!
Ama sen, bakmayacaksın!..
Ölümsüzlükte ölmek olacak sizinki,
Rüyalarının, hayallerinin bir kez daha ölümü..
İdamlık duygular besliyorum sanacak oysa
Kalbini gömerken karanlığa..
Sen hep onu sevdin, o hep seni..
Ve o hep seni sevecek,
Ama sen,
Sen bunu bilemeyeceksin..!
Küçük bir kız çocuğu sevecek seni,
Sen bilmeyeceksin.
Uzaktan umutsuzca,beklentisizce..
Sen âşık olacaksın birine,
Evleneceksiniz,
Oysa hep seni sevecek uzakta,
Sen göremeyeceksin.
Günün birinde sizin aşkınız da son bulacak,
Küçük kızsa devam edecek seni sevmeye,
Uzaktaki yıldızın parlak görünmesi misali,
Gözlerini kamaştıracaksın.
Sonra bir gün,
Aşka küseceksin sen,
İnanmayacaksın hiçbir gülen göze,
Kanmayacaksın mutluluk vaatlerine..
Küçük kız gene devam edecek seni sevmeye,
Bıkmadan,durmadan,kızmadan..
Tek bir kere isyan etmeyecek,
Etse de sen duymayacaksın!
Günün birinde,
Bir hayale âşık olacaksın sen de,
Rüyalarında yaşayan bir sevgiliye..
Geceleri iple çeker olacaksın.
Aynalarda yansıman yerine onu göreceksin,
Fallarına hep o çıkar olacak.
Küçük kızsa uzakta,
Seni düşlüyor olacak..
Kimseyi görmez olacak gözün,
Yıllar süren bir uykudan uyanmış gibilik saracak seni,
Yalnız kalmak isteyeceksin hep,
Onu düşünmek, onu sevmek isteyeceksin.
Tıpkı küçük kız gibi,
Hayallerde arayacaksın mutluluğu,
Buğulanmış camlara kalp çizip,
Ok çıkaracaksın!
Bir göklerde yaşama isteğidir,
Alıp gidecek başını sende de!
Ölümü bekler olacaksın,
Cennette onu bulma ihtimaliyle..
Sonra herkes soracak sana,
"Görmediğin yüze nasıl aşıksın?"diye..
Küçük kız gibi sen de,
"Aşk, surete değil kalbe bağlanmakta gizli."diyeceksin.
Günün birinde dayanamaz olacaksın,
İçin içine sığmayacak,
Sol tarafında buruk bir sızıyla yatıp kalkacak,
İçini satırlara kusmaya başlayacaksın.
Böyle yaşayacaksın işte bir ömür,
Ve en nihayetinde,
Vuslat vuracak kapıya,
Hem Hakka, hem canana..
Küçük kız da yaşlanacak böyle,
Saçları aklarla kucaklaşacak,
Tecrübe mi dersin,acıdan mı,?
Bir suskunluk çökecek bizim ihtiyara da..
Derken,
Onun da gelecek vuslat vakti,
Asıl yaşamla,
Kucaklaşma vakti..
Ama ne o bulabilecek aradığını,
Ne de sen!
Birbirinizin yanından geçeceksiniz,
Sen onu görmeyeceksin!
O seni bulacak sonra,
Ama başkasına ait sanacak gene kalbini,
Kabullenip,
Büzülecek gene köşesine..
Sen bulamayacaksın gene de,
Bir kere baksan o gözlere..
Anlayacaksın!
Ama sen, bakmayacaksın!..
Ölümsüzlükte ölmek olacak sizinki,
Rüyalarının, hayallerinin bir kez daha ölümü..
İdamlık duygular besliyorum sanacak oysa
Kalbini gömerken karanlığa..
Sen hep onu sevdin, o hep seni..
Ve o hep seni sevecek,
Ama sen,
Sen bunu bilemeyeceksin..!
Sevyorum Sadece
Farkında olmadan bir yola girdim sanki
Elimde olmadan kapıldım bir akıntıya
Rastgele sürükleniyorum.
Mutluluğu ararken belki de ondan uzaklaşıyorum.
Ardına takıldığım şey "aşk" belki de..
Ne zaman, nerede biter bilmediğim bir kovalamaca,
Adını duyduğum ama hiç yaşamadığım bir şey,
Kalbimi esir alan anlamadığım şey..
Güneş'in bile bir başka doğması,
Ümit etmeyi öğrenmek bekleyerek,
Lafla yürümeyen peynir gemisini, limana ulaştırmak,
Esiri olmak ya da..
Sanki yutkunamıyormuş gibi olmak,
Rahatsız edici bir tutkunun gelip yerleşmesi kalbe,
Ansızın kayboluvermek karanlığında..
Artık tek yapabildiğim direnmemek,
Kaçmaya çalışmıyorum artık!
Gel deyince geliyorum, git deyince de gidiyorum.,
Üstelik hiçbir beklentim de yok hani,
Lazım değil, sadece seviyorum..
Elimde olmadan kapıldım bir akıntıya
Rastgele sürükleniyorum.
Mutluluğu ararken belki de ondan uzaklaşıyorum.
Ardına takıldığım şey "aşk" belki de..
Ne zaman, nerede biter bilmediğim bir kovalamaca,
Adını duyduğum ama hiç yaşamadığım bir şey,
Kalbimi esir alan anlamadığım şey..
Güneş'in bile bir başka doğması,
Ümit etmeyi öğrenmek bekleyerek,
Lafla yürümeyen peynir gemisini, limana ulaştırmak,
Esiri olmak ya da..
Sanki yutkunamıyormuş gibi olmak,
Rahatsız edici bir tutkunun gelip yerleşmesi kalbe,
Ansızın kayboluvermek karanlığında..
Artık tek yapabildiğim direnmemek,
Kaçmaya çalışmıyorum artık!
Gel deyince geliyorum, git deyince de gidiyorum.,
Üstelik hiçbir beklentim de yok hani,
Lazım değil, sadece seviyorum..
Kavuşamıyorum
Sana uzanmak istiyorum.
Ellerim bağlı tutmaya çalışıyorum ellerini.
Her gün sana uyanıyorum, sen başkalarına uyanırken.
Bir kez daha öpüyor ufuk çizgisi güneşi
Saymadım kaç kez dirildi ölülerim “aşk” diye,
Kaç çiçek sana döndü Güneş diye…
Adını anmadan geçen kaç yabancı kayboldu karanlıkta?
Kaç göz lanetlendi sana benim gibi bakıp da?
Kıskanmaksa evet, kıskanıyorum.
Deli gibi kıskanıyorum, gizliden endişeleniyorum.
Her nefeste biraz daha oluyorum benden.
Yitip gidiyor martılar semada,
Neredeyim bilmiyorum.
Neredesin görmüyorum.
İsyankarlıktan uzak dizeler bunlar
Kızmıyorum, korkmuyorum.
Hala el açıp yalvarabiliyorum.
Tek eksiğim var şu sıra,
Sana kavuşamıyorum..
Ellerim bağlı tutmaya çalışıyorum ellerini.
Her gün sana uyanıyorum, sen başkalarına uyanırken.
Bir kez daha öpüyor ufuk çizgisi güneşi
Saymadım kaç kez dirildi ölülerim “aşk” diye,
Kaç çiçek sana döndü Güneş diye…
Adını anmadan geçen kaç yabancı kayboldu karanlıkta?
Kaç göz lanetlendi sana benim gibi bakıp da?
Kıskanmaksa evet, kıskanıyorum.
Deli gibi kıskanıyorum, gizliden endişeleniyorum.
Her nefeste biraz daha oluyorum benden.
Yitip gidiyor martılar semada,
Neredeyim bilmiyorum.
Neredesin görmüyorum.
İsyankarlıktan uzak dizeler bunlar
Kızmıyorum, korkmuyorum.
Hala el açıp yalvarabiliyorum.
Tek eksiğim var şu sıra,
Sana kavuşamıyorum..
Bir Hata Yapmışımdır
Zamanında o kadar çok baktım ki o gözlere. O kadar bekledim ki “seni seviyorum” desinler diye. Dudaklarından tek bir sözcük dökülsün bana dair diye… Hep uzaktan bakmak zorundaydım, mutluluğunla mutlu olmaya çalışırken o kadar unutmuşum ki beni ve ben o kadar kaybolmuşum, yok olmuşum ki görmez olmuş insanlar da beni.
Ne aniden aldığım bir karar bu, ne de vazgeçtim bütünüyle sevmekten. Hala yıldızımsın, bu bir gerçek. Hala büyülüyorsun ışığınla bu da en az diğeri kadar gerçek ama… Kimsenin görmediğini görürsün ya bazen birinin gözlerinde ve zaten o yüzden sevip, o yüzden uzaklaşırsın ya hani. Koca bir uzaklaşmışlık görüyorum şimdi o gözlerde hayallerden ve müthiş bir unutmuşluk, vazgeçmişlik. Kime istersen sorabilirsin gerçekten sevdim ben seni, gerçekten… Dağlar delmedim, çöllere düşmedim belki uğruna ama Şirin’den de Leyla’dan da daha fazla yaş akıtmışımdır gözlerimden. Uğruna çok daha fazla şiir yazmışımdır. Kaçıp kaçıp kurtulamamışımdır. Gökten bir yıldız alıp yerine koyamamışımdır.
Evet, bütün bunları ben yapmışımdır. Ama işe yaramadığına göre, muhakkak bir yerde, bir hata yapmışımdır!
Ne aniden aldığım bir karar bu, ne de vazgeçtim bütünüyle sevmekten. Hala yıldızımsın, bu bir gerçek. Hala büyülüyorsun ışığınla bu da en az diğeri kadar gerçek ama… Kimsenin görmediğini görürsün ya bazen birinin gözlerinde ve zaten o yüzden sevip, o yüzden uzaklaşırsın ya hani. Koca bir uzaklaşmışlık görüyorum şimdi o gözlerde hayallerden ve müthiş bir unutmuşluk, vazgeçmişlik. Kime istersen sorabilirsin gerçekten sevdim ben seni, gerçekten… Dağlar delmedim, çöllere düşmedim belki uğruna ama Şirin’den de Leyla’dan da daha fazla yaş akıtmışımdır gözlerimden. Uğruna çok daha fazla şiir yazmışımdır. Kaçıp kaçıp kurtulamamışımdır. Gökten bir yıldız alıp yerine koyamamışımdır.
Evet, bütün bunları ben yapmışımdır. Ama işe yaramadığına göre, muhakkak bir yerde, bir hata yapmışımdır!
Biz De Yenildik...
Her üç tanesinden biri anlamını kaybetmiş kelimelerle, öznesiz cümleler kuruyorum, biri diğerinden devrik. Hayat nedir, neden varız gibi sorularla aklım karmakarışıkken üstelik. Birimizi diğerimizden üstün kılan ne, hangi özellik? Yıkık dökük, virane bir sevinç çığlığı duyuyorum uzaklardan, derin bir söyleyememişlik!
Açık kalan her kapıdan korkar olmuşum, koca bir çaresizlik. Ne ilk ne de son bu, yine bir belirsizlik. Aynı yoldan yarı aç kaç defa geçtim, bunu bile bilmezken ne arıyorum gene omzumda bin bir türlü art niyetsizlik. Ardında gün bir doğup bir batarken ulu bir dağın, ucuz bir terk edilmişlik!
“Ben nasılım?” deyişlerimizin sebebi kaybolmuş birer kimlik. Sorguladığımız tek şey buyken, ta içimde hissettiğim bir şey var, bitkinlik! Uzak ya da yakın, hiç fark etmez deyip doludizgin yaşarken, gülümsemem bile isterik! Bir kısrak olup çatlamak, bir kuş olup kanatsız kalmak kadar zorken hayatı kovalamak, bak işte biz de yenildik!..
Açık kalan her kapıdan korkar olmuşum, koca bir çaresizlik. Ne ilk ne de son bu, yine bir belirsizlik. Aynı yoldan yarı aç kaç defa geçtim, bunu bile bilmezken ne arıyorum gene omzumda bin bir türlü art niyetsizlik. Ardında gün bir doğup bir batarken ulu bir dağın, ucuz bir terk edilmişlik!
“Ben nasılım?” deyişlerimizin sebebi kaybolmuş birer kimlik. Sorguladığımız tek şey buyken, ta içimde hissettiğim bir şey var, bitkinlik! Uzak ya da yakın, hiç fark etmez deyip doludizgin yaşarken, gülümsemem bile isterik! Bir kısrak olup çatlamak, bir kuş olup kanatsız kalmak kadar zorken hayatı kovalamak, bak işte biz de yenildik!..
30 Mart 2012 Cuma
BilirmiSin
Duymak nedir bilir misin?
Duymak, ama anlatamamak
Tam dilinin ucuna gelmişken söyleyememek
'Seviyorum' diyememek
Yani ölümü yaşamak nedir bilir misin
Nereden bilecektin seni sevdiğimi
Hiç fısıldamadım ki kulaklarına aşkımı
Senin için
Günlerce gecelerce ağladım
Nereden bilecektin
Hiç silmedim ki yanında gözyaşlarımı
Islanırsa eğer gözün
Yüreğime çöker hüzün
Ne olursun gülsün yüzün
Sen gözümde tüten duman
Sen vardığım en son liman
Sen Allahım'dan bir armağan sın
Bulutsuz bir gökyüzüdür güzelliğin
Yıldızların en parlak olduğu zamansın
Denizlerim senin kıyılarında sakin
Bırak ellerini avuçlarımda kalsın
Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;
Seni özlediğim içindir.
Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni;
Seni özlediğim içindir.
Yaşıyorsam; içimde umut varsa,
Yine seni özlediğim içindir.
Bensiz ne haldesin şimdi kimbilir
Sen yoksun bu hayat nasıl çekilir
Gözümde canlanır anılar bir bir
Resmini bin defa öperim yetmez
Denize dökülen bir ırmak gibi
Öyle ak içime öylesine dol
Yarına açılan bir yaprak gibi
Unuttur mazimi geleceğim ol
Hani bazı günler küsmüyor musun
İçimden dünyayı yıkmak geliyor
Duvarlar misali susmuyor musun
İçimden dünyayı yakmak geliyor
O seni düşünmek yok mu
Geceler dolusu seni düşünmek
Sarılmak karanlıklara sen diye
Sen diye kucaklamak yorganı okşamak, öpmek
O seni beklemek yok mu
Her gün sabahlara dek uykusuz beklemek
Ahh, ayak sesleri, kapı gıcırtıları bilemezsin
Bir defa yaşamaktır o, bin defa ölmek
AŞK BİR ÇOCUK HASTALIĞI MIDIR?
AŞK BİR ÇOCUK HASTALIĞI MIDIR?
Aşk, insanın yalnızlığa bir yanıtı olarak, bir başkasıyla kurabileceği bağların en içten göstergesidir. Bir düş olarak başlayıp tutkuya dönüşür, yaşamın tek anlamı olup çıkar.
Sevmek kaçınılmazdır, ama zaman içinde olanaksızlaştırılır. Ölümsüz sevgi uçsuz bucaksız değil, sürüp giden bir aşk arayışı ve beklentisidir.
Aşka tatil yoktur. Hiç bir aşk, aşkın yerini tutmaz. Yaşamı anlamlı kılan tek tutku, tek gerçek aşktır. Beklese de insan, arasa da, aşk günün birinde çıkıp gelir... Aşktan kaçınılmaz. Aşkı sıkıntısıyla, herşeyiyle bir bütün olarak yaşamak ise en anlamlı olanıdır. İşte bunun için aşka tatil yoktur. Aşk bir büyüdür belki de, bunun için olanaksızdır. Aşk, ölüm kadar kaçınılmaz olandır.
Sevmek duygusu, aşkı kapsamaz. Çoğu kez sevmek, ölümle birlikte anılır. Can çekişen bir kuşun kanat çırpmasında, bir uykunun, bir düşün eşiğinde, bir ölümcül hastalığın farkındalıklarda, tutku ile güdümlenen aşka değil, sevgiye rastlanır. Sevmenin sınırları, sınırsızdır.
Dünyada hiçbir aşk bir başka aşkın yerini tutmaz. Aşktan kaçılmaz. Güzelliğiyle, çirkinliğiyle sıkıntısıyla aşkı yaşamaktan kaçınamayız. İnsanların hepsi ya da çoğu aşkı ararlar. Bu arayışta umutla beklerler, sabırla katlanırlar, sonunda düş kırıklığına uğrarlar. Düş kırıklığı belki de aşkın anasıdır. Aşk arayışı giderek insan için bir yaşam biçimine dönüşür. Böylesi kişiler için mutluluk vardır, ama gelip geçici anlık sezgilerdir bu, yaşanabilir ama elde tutulamaz. Yaşanamayan aşktan geriye ise hiçbir şey kalmaz, anılar bile.
Zamanın değişkenliği, beğenileri de değiştirirken, aşkı etkisiz kılmayı başaramaz. Aşkı, çelişkilerle, aykırılıkları ve alışkanlıklarıyla ayakta tutmak, yaşamak, - ne acı ki- büyük aşklar yaşadıklarını varsayan bir çok insana nasip olmuyor. Zaman, aşkta bir tekdüzeliği oluşturuyor ve aşk giderek bir alışkanlığa dönüşüyor. Zamanla aşkın yaşayanlar arasında kaçınılmaz bir alışkanlık durumuna gelmesi, aşıkların birbirlerini tanıması, belki de her şeyin en kötüsüdür.
Aşk bir gerekliliktir. Aşk yıpransa da, alışkanlık durumuna gelse de, mutsuzluk verse de yaşanması kaçınılmazdır. Aşka ara verilmez, durup dinlenmeden, iyisiyle kötüsüyle her anını yaşamak zorundadır insan. Sıkıntı da aşkın bir başka görünümüdür. Sıkıntı da aşkın bir parçasıdır. Aşkı, salt duygusal bir haz ya da sıcaklık ve mutluluk salgısı olarak algılamak, aşkı tanımamakdır. Aşk, sadece insanı mutlu eden bir duygu değildir. Onu yücelten bir şey de değildir. Acıtan, sıkıntıya sürükleyen, sarsan, etkileyen, geliştiren, yücelten, çoşturan bir duygudur da aynı zamanda...
Sanırım, bir çocukluk hastalığı o...
Aşk Nereye Kadar
aşk nereye kadar
Aşk başlar
Aşk varır
Aşk yaratır
Aşk verir
Aşk sorar, sorgular
Aşk dinler
Aşk anlatır
Aşk çözer, geliştirir
Aşk çarpar, değiştirir
Aşk sorari sorgular
Aşk üretir, dönüştür
Kendi kendine bir sor
Nereye kadar
Bütün değerlerin geometrik artar
Genelden özele yolculuk bu
Bütün en güzeller sende toplanır
Kapılar kapatılır kalıcı mutluluk
Aşk yıkar
Aşk yapar
Aşk yorar
Aşk yeniler
Aşk sorar, sorgular
Aşk yaşanır
Aşk biter
Kendi kendine bir sor
Nereye kadar
Aşk çözer geliştirir
Aşk çarpar değiştirir
Aşk sorar, sorgular
Aşk üretir, dönüştürür
Aşk Üstüne
Yalniz Olanlara;
Ask bir kelebek gibidir, pesinden kostukça hep senden kaçar..
En iyisi birak uçsun, inan ki hiç beklemedigin bir anda gelip omzuna
dokunuverir...Ask mutlu eder, bazen de üzer ama ask
özeldir, askini hak eden birine sunarsan eger..
Sevgilisi Olanlara;
Askin amaci birileri için "mükemmel insan" olmak degildir,seni
mükemmellige en çok yaklastiracak insani bulmaktir..
Capkinlara;
Sevmedigin birine asla "seni seviyorum" deme.. Içinde olmayan duygulardan
varmis gibi sözetme.. Kimsenin hayatina kalbini kirmak için girme.. Sevgi
dolu bakan gözlere asla yalan söyleme,cünkü birine verebilecegin en büyük
aci, asik olmadigin birini kendine asik etmektir...
Evli Olanlara;
Seven insan "senin hatan" yerine "özür dilerim" diyendir... "neredesin"
yerine "ben buradayim" diyendir.. "nasil yaparsin" yerine "niye yaptigini
anliyorum" diyendir.. ve ask "keske" yerine daima "iyi ki" diyendir...
Kalbi Kirik Olanlara;
Kalp yarasi siz kanatmaktan vazgeçinceye kadar sürer ve ilaci bu aciya
alismak degil, ondan ders çikarabilmektir.
Asik Olmaktan Korkanlara;
Aska düs ama tökezleme,anla ama bekleme, paylas ama isteme,yaralan ama
asla aciyi içinde büyütme...
Sevdigini Fazla Sahiplenenlere;
Sevdiginin bir baskasiyla mutlu oldugunu görmekten daha aci bir sey
varsa,o da sevdiginin seninle mutsuz oldugunu görmektir..
Askini Itiraf Etmeye Cekinenlere;
Sevdiginden ayrilinca ask aci verir,sevdigin seni terk edince daha da çok
aci verir ama en acisi, onu ne kadar sevdigini bilmesine hiç firsat
vermemektir..
Dönmeyecek Birini Hala Bekleyenlere;
Hayatin en hüzünlü ani, deli gibi sevdigin insanin buna hiç degmedigini
gördügün andir ve en büyük kaybin onun için harcadigin yillardir...
Senin askini su gün hak etmeyen, bilki 10 sene sonra yine hak etmeyecektir...
Birak, gitsin
Özlediğim Kadar Sensin Sevdiğim Kadar Bensin
Kadavradan ibaret bir gövde,
İmlası bozuk bir cümle..
Bir de aramızdaki büyüyen özlem..
Biliyorum gelmeyeceksin...
Ne sen olabileceğim gözlerinin dibinde..
Ne ben olabileceksin yüreğimin terinde..
Ama...
Bir cümle olduk biz..
Anlatım bozukluğuna meyal verdik ise de,
Sevgiye dair alıntılanmış,
En anlamlı söz olduk biz..
Bizden doğma mutluluğu var ettik
Sevda sağnağında...
Bizden olma bir fincan umudu tazeledik
Hayat çaydanlığında...
Ey kirpiklerinden sağdığım gökkuşağı yedi rengi,
Hüzünbaz hüzünleri unut..Ayak diblerine kök salmış siyah’ı da ..Koş yeni demlenmiş yürek demime..Sokul ve mevzilen gözlerinde kuruttuğum kirpiklerime..Şarkılar sustu biliyorum..Söz sırası bizde..Mutluluğumuzdan alıntı birkaç çift umudumuz var dudaklarımıza ördüğümüz..Erişmese de ellerimiz ellerimize, bir yolumuz var özleminde yürüdüğümüz..Sana kaç gel demiyorum..Biliyorum hakkım değil bu..Bırak kanlı bir savaşın içinde geçsin ömrümüz..Çilekeş bir sonbahar yaprağına özensin gözlerimiz..Aynı tende, aynı gölgede yürümese de mavi düşlerimiz, aynı sevdanın ıslak cümlelerinde büyüsün adımız..İlintilensin kokun Cennnetle, bize aidatlansın ayrılık...Ne fark eder ki..Ben sendeyim...Sen bende...Bükülse de cümlelerimiz , sökülse de alfabemiz biz bir cümleyiz..Sen ve ben...İki harf bir cümleden ibaret mutluluk...
Mutluluğuma umudumu bağışlayan,
Biliyorum özlem kör topal zamanlarında ilerliyoruz..Sen benden uzakta, ben senden ırakta yürümekteyiz..Dışı düşsüzlüğe gebe kalmış bir sabahın koynunda boyun bükmekteyiz..Bazen gözlerimiz nemlenmekte, bazen de özlem aramıza perdelenmekte..Ama bırakmak yok sevgili..Mutluluk umuda gark olmuşsa, artık dönüş yok bu yoldan..Ölüm ölümümüzü öldürmeden gitmek yok sevgili..Bırak ellerinden içmeyeyim bir bardak suyu..Bırak gözlerinde sabahlamasın yüreğim..Uzaklarda bana ait bir cümle ol yeter..Koynumda sonbaharları kurban edemesen de bırak yanımda hep umut ol yarınlara...
Sığlığıma / içimdeki yalnızlığa bir dirhem hayatı aşılayan,
Sus.Dikenli telleri dudaklarına getirip kanatma yaralarını..Kavuşmamanın ızdırabına kanıp içme hüznün şerbetini..Bak kör bir yüreğe sevgiyi öğretiyorsun..Büyüyor içimde ölen bir çocuk..Yarım değil cümlelerim..Mutluluk fiilinden umut deryası cümleler kuruyorum mavilere..Rüzgarı omuzlarıma alıp bulutlara yeni göç yolları buluyorum..Biliyorum her yol sana...Biliyorum her söz sana..Evet zor yaşadıklarımız..Zifiri bir karanlık ilerlediğimiz, bir ölüm kalım savaşı göğsümüzden sildiğimiz..
Bırak aramızdaki özleme bakıp durma..
Kefenle gözlerindeki ıslaklığı..
Gün vuslat zamanı..
Gün bizi bizde yaşatma anı..
Doldur gözlerine kız cocuğu hayallerini..
Yürü bana doğru harf harf..
Yürü bana doğru dua dua..
Bir de gelirken bana,
Bİr avuç maviyi çok görme sakın..
Unutma;
Özlediğim kadar Sen’sin..
Sevdiğim kadar Ben’sin..
“ Seni özlemin en güzel yanı;
Seninle her gün yeniden doğmak mavilere..
Hep nefes al emi..
Seninle hayatlansın bu hayatım....“
25 Şubat 2012 Cumartesi
Ben Adı Yalana Karışıp Aslında Doğru Olanlardanım...
Ben Adı Yalana Karışıp Aslında Doğru Olanlardanım.. Kıymetimi Bilenede, Bilmeyenede Dualar Yollarım.. Allahım Yollarını Açık Etsin ki Uzaklaşsınlar Benden.. İyiliğimi İstemeyenler Birgün Pişman Olup Dönerlerse Büyük Yanlış. Onları Geldikleri Gibi Geri Yollarım.. Benden Daha İyisinimi Buldu Ben Her Halimle Kralını Sollarım... Benden Uzaklara Gitmek Bazen Kar, Bazen Zarar. Dostluğum Ölüme Kadar Sürer.Düşmanımsa Gün Gelir Elbet Bana Diz Çöker.Ben Aklı Gel Git erkeklerdenim. Sevmedim Deselerde Agalar, Paşalar. Ben Yinede Gün Gelir Herkesin Aklında Sabahlarım.
20 Şubat 2012 Pazartesi
Şuraya Yazıyorum Döneceksin...
Biliyorum sende bensiz olamayacaksın...Şuraya yazıyorum sende geri döneceksin ama umarım iş işten geçmiş olmaz o zaman...Bendeki yerin hiç değişmeyecek sende beni seviyosun ve döneceksin...
nazLym(:
nazLym(:
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)